1 Ağustos 2017 Salı

Huruf-u Mukatta Meselesine Bakış

İyiliği sonsuz, İkramı bol Allah’ın adıyla,



Sadece Sen her şeyi en güzel yapansın, Sen her şeyin sahibisin, İyiliğin sonsuz ve ikramın boldur, Hesap vereceğimiz günün de sahibisin, kulluğumuzu sadece sana yapar yalnızca senden dileriz, bizi dosdoğru yolana kabul et, ki o doğru yol mutluluğu verdiğin yoldur, bizi gazaba uğramış ve sapıtmışların yoluna iletme yüce Allah’ım, Amin.



Uzun zamandır bu konu üzerinde yazmak istiyordum, internet üzerinden (gerek facebook, gerekse twitter) bu konuyla ilgili çokça tartışma dönmekte, bilen de bilmeyen de bir şeyler paylaşmakta ve insanların kafası karışmaktadır. Bizim meramımız Huruf-u Mukattaa denilen ayetlerle ilgili açıklamalar yaparak Kur’an-ı Kerim okuyanların ayetlerin nasıl anlatıldığı ile bilgi vermektir. Tabii ki bu anlatımlara karşı çıkacak olacaktır. Ancak gerek Kur’an-ı Kerim, gerekse de Peygamberimizin sahih hadisleri ile anlatımımızı yapacağız. Başlangıçta yaptığımız duada amacımız rabbimizin bizi doğru yola yöneltmesini istemektir, bunun için de o yola ulaşmak için haritamız Kur’an-ı Kerimdir. Şimdi arkanıza yaslanın ve yazımızı yavaş yavaş okuyarak, anlayarak yorumlarımıza göz gezdiriniz, inşallah rabbimin izniyle kalbiniz salim olarak bu konuyu tamamlayacağız.



Bakara Suresi 1nci Ayet: ELİF! LÂM! MÎM!



Bu ve bunun gibi harflere  “Huruf-u Mukattaa” yani tek tek veya hecelenerek okunan harfler denir. Birlikte okunsa “Elif, Lâm, Mîm” yerine “elem” şeklinde okunurlar. Bu gibi harfler bazı surelerin başında bulunur. Bu gibi harflerin olduğu ayetleri aşağıda inceleyeceğiz.



“Huruf-u Mukattaa” harfleriyle ilgili olarak Nebî’mize bu konuda bir soru sorulmamış olması, anlamının bilindiğini gösterir. Bilinmeseydi müşrikler bunu dillerine dolarlardı.



Anlamları ile ilgili sahih bir rivayetin olmaması da gösteriyor ki asıl neden, bu harflerin arkasından okunacak âyetlere dikkat çekmektir. Buradaki harfler yemin olsun ki ekini getirir.



“Huruf-u Mukattaa” ile ilgili olarak bir başka düşünce ise, Yüce Allah bununla Mekkelileri kışkırtıyordu, siz de bu harfleri kullanıyorsunuz, ben de… Sadıksanız, bunun gibi bir kitap, bunun gibi 10 sure, bunun gibi 1 sure, bunun gibi 1 ayet getirin diyerek Mekkelilere meydan okuyordu, ancak bunda başarılı olamadılar.



“Huruf-u Mukattaa” Surelerin açılış ifadeleridir. Bir kısım görüş manası bilinemez, bir kısım görüş manası bilinebilir der. Bu harfler Kur’an’ın sırrıdır diyenler de vardır. Eğer manası yoksa neden Kur’an’ da yer alıyor? Maide Suresi 67nci ayetinde “Ey Elçi! Rabbinden sana ne indirildiyse onu tebliğ et. Tebliğ etmezsen vazifeni yapmış olmazsın. Allah, seni insanlardan korur. Allah, kâfirler topluluğunu yola getirmez.” der. Buradan Peygamberimizin kendisine sakladığı hiçbir sırrı yoktur diye çıkarıyoruz. Hidayet yoldur, maksada ulaştırmaktır. Bu kitabın anlaşılmıyor diye söylemek hidayet maksadına ulaştıramadığını çıkarırız. Bu mesaj Arap topluluğuna Arapça indirilmiştir ve aynı toplumdan anlaşılması istenmiştir.



Peki şimdi de 1nci ve 2nci ayete tekrardan bakalım…



Bakara Suresi 1nci ve 2nci Ayet: ELİF! LÂM! MÎM! (Yemin olsun ki) İşte o Kitap[1*] budur; içinde şüpheye yer yoktur. Müttakîlere (kendini koruyanlara)[2*] doğruları gösterir.



1 Âdem aleyhisselamdan beri her nebîye verilen Kitap budur (En’âm 6/83-90). Ufak tefek farklılıklar dışında önceki kitapların aynısıdır (tevhid inancıdır). (Bakara 2/106) ve Arapça Kur’ân haline getirilmiştir. Aslı, Allah katındaki Ana Kitap’tadır (Levh-i Mahfûz). (Zuhruf 43/3) (Zuhruf 43/4)



2 Müttakî, kendi yapısını koruyan kişidir.



Aynı mantıkla devam edelim ve böyle başlayan ayetlere de göz atalım.



Ali İmran 1nci, 2nci ve 3ncü Ayetler



Elif, Lam, Mim. (Yemin olsun ki)  O, Allah’tır! O’ndan başka ilah yoktur; daima diridir, sürekli işinin başındadır. Gerçekleri içeren ve kendinden öncekileri tasdik eden[*] bu Kitab’ı sana, bölüm bölüm O indirmiştir. Tevrat’ı ve İncil’i de O indirmiştir.



[*] Doğru söylemek, doğrulamak anlamındaki “s-d-k = ص -د-ق ” kökünden türeyen ve tef’îl babından ism-i fâil olan “müsaddık” kelimesi “doğru-layan” anlamına gelir. Aynı kökten mastar olan “tasdik” de “doğrula-ma” demektir.

Tüm nebîler, önceki ilâhî Kitapları tasdik edici olarak gelir. Bu, onların nebî olduğunun da bir tür belgesidir. Şu âyet bu açıdan önemlidir:

“Allah nebîlerden söz aldığı gün onlara, “Size bir Kitap ve hikmet veririm de elinizde olanı tasdik eden bir elçi gelirse ona kesinlikle inanacaksınız ve destek vereceksiniz.” (Âl-i İmrân 3/81)

Araf Suresi 1nci, 2nci ve 3ncü Ayetler



Elif, Lam, Mim, Sad.  (Yemin olsun ki) Bu, sana indirilen Kitap’tır. Bu kitaptan dolayı içinde bir sıkıntı olmasın. Bununla uyarıda bulunasın ve inanıp güvenenler (müminler) onu, akıllarından çıkarmasınlar diye indirilmiştir. Rabbinizden size indirilene uyun; Allah’a daha yakındır diye evliyaya[*] uymayın. Bilgilerinizi ne kadar az kullanıyorsunuz!



[*] Evliya, veli’nin çoğuludur. Veli, aralarında kendileri dışında bir şey olmayan iki veya daha çok şeye denir. (Müfredat) Allah ile arasına, başka birini koymayan herkes Allah’ın velisidir. Araya başkasını koyanın Allah ile ilişiği kesilir. Allah Teâlâ şöyle demiştir: “Bilin ki Allah’ın velilerinin üstünde ne korku olur ne de üzülürler. Onlar inanmış olan ve takva sahibi olan (kendini yanlışlardan koruyan) kimselerdir.” (Yunus 10/62-63) Takva sahibi olanlar da “İşte Kitap budur, içinde şüpheye yer yoktur. Takvâ sahipleri için rehberdir. Onlar, Allah’a içten inanan, namazı düzgün ve sürekli kılan ve verdiğimiz rızıkları yerli yerince harcayanlardır. Sana indirilene de senden önce indirilenlere de inanıp güvenenler onlardır. Onların Ahirete olan inançları kesindir.” (Bakara 2/2-4)



Yunus Suresi 1nci Ayeti



ELİF! LÂM! RÂ! (Yemin olsun ki) Bunlar, doğru hükümler içeren Kitab’ın ayetleridir.



Hud Suresi 1nci Ayeti



ELİF! LÂM! RÂ! (Yemin olsun ki) Bu öyle bir kitaptır ki âyetleri hem muhkem[*] kılınmış hem de doğru kararlar veren ve her şeyin iç yüzünü bilen Allah tarafından açıklanmıştır.



[*] Hüküm bildiren, hükme esas alınan. Ali İmran 3/7 Bu Kitab’ı sana indiren O’dur. Âyetlerinin bir kısmı muhkemdir[*1]; onlar kitab’ın[*2] ana ayetleridir. Diğerleri müteşâbih[*3] (muhkemlere benzer) olanlardır. Kalplerinde eğrilik olanlar, istedikleri te’vîli (bağlantıyı) kurup istedikleri fitneyi çıkarmak için Kitap’tan, kendi eğrilikleriyle[*4] benzeşen şeye uyarlar. Oysa onun tevilini (bağlantılı olduğu âyeti)[*5] sadece Allah bilir. Bu ilimde[*6] sağlam duruş gösterenler şöyle derler: “Biz, bu ilme inandık, hepsi (muhkem, müteşâbih ve tevil) Sahibimiz katındandır.” Zikre[*7] (doğru bilgiye) sadece sağlam duruşlu olanlar ulaşabilirler[*8].



[*1] Muhkem ayet, bir konuda hüküm içeren ayettir. Hemen her ayetin böyle bir yönü vardır. Sonra bu hüküm, başka ayetlerle açıklanır. Allah Teâlâ şöyle demiştir: “Elif, Lâm, Râ. Bu bir kitaptır ki, âyetleri muhkem kılınmış sonra hakîm olan, her şeyin iç yüzünü bilen Allah tarafından açıklanmıştır. Bu, Allah’tan başkasına kul olmamanız içindir.” (Hûd 11/1-2)

[*2] Kitab (كتاب)’ın kök anlamı, bir şeyi bir şeye eklemektir (Mekayîs). Bazen sözleri ekleyerek yapılan konuşmaya bazen de kelimeleri ekleyerek yazılan herhangi bir yazıya kitap denir (Mürfedat). Bir ayet şöyledir: “Allah sözün en güzelini, müteşâbih ve mesânî kitap olarak indirmiştir.” (Zümer 39/23) Mesânî, “ikişerliler” anlamına gelir. Kur’ân’ın, bildiğimiz bir kitap halinde inmediği açıktır. Bu ayetler onun, kendinden kitaplar oluşturulacak şekilde indiğini, her bir kitabın, bir muhkem bir de müteşâbih olmak üzere en az iki ve ikinin katları olan ayetlerden oluştuğunu, doğru hükme yani hikmete bu şekilde ulaşılabileceğini gösterir.

[*3] Müteşâbih, birbirine benzeyen iki şeyden her birine denir. Kelime, toplam sekiz ayette geçer. Bunlar; (Bakara 2/25) (Bakara 2/70), (Bakara 2/118); (Al-i İmran 3/7), (Zümer 39/23) (En’âm 6/99), (En’âm 6/141) ve (Ra’d 13/16) âyetlerdir.

[*4] Ayet’in açılımı şöyledir: “(فيتبعون ما تشابه منه  بزيغهم) = Kitap’tan kendi eğrilikleriyle benzeşene uyarlar.” Necrân Hristiyanlarından bir topluluk Nebîmize gelmiş: Ya Muhammed! Sen, İsa’nın Allah’ın kelimesi ve ondan bir ruh olduğu kanaatindesin değil misin? demişti. O, “evet” deyince “Bu bize yeter” demişlerdi. Arkasından yukarıdaki âyet sonra da şu âyet inmişti: “Allah katında İsa’nın durumu, tıpkı Âdem’in durumu gibidir. Âdem’i topraktan yarattı; sonra ona ‘ol” dedi; o da oluştu .” (Al-i İmran 3/59) (Taberî)

Hristiyanlar, kendi eğrilikleriyle benzeşir gördükleri şu âyete dayanıyorlardı: “İsa… Allah’ın Meryem’e ulaştırdığı (ol) sözü ve kendinden bir ruhtur.” (Nisa 4/171) Hâlbuki bu ayetin başında görmek istemedikleri şu ifade vardır: “Meryem oğlu İsa Mesih, başka değil, yalnızca Allah’ın elçisidir.” Allah’ın kitabına uyma yerine onu kendilerine uydurmak isteyenler hep böyle bir yol izlerler.

[*5] Te’vîl ( = تَأْوِيلِ), âyetler arasındaki bağlantıyı ifade eder. O bağlantıyı kuran Allah’tır. Bir biriyle bağlantılı muhkem ve müteşabih ayetleri ancak, Arapçayı ve ilgili konuyu iyi bilenlerden oluşan bir ekip bulabilir. Bir ayet şöyledir: “Bu bir kitaptır ki âyetleri, bilenlerden oluşan bir topluluk için Arapça Kur’ânlar (kümeler) halinde açıklanmıştır.” (Fussilet 41/3) Buradaki Kur’ân kelimesi, Al-i İmran 7. âyetteki kitap kelimesi gibi ayetler kümesi anlamındadır.

[*6] Bu ilim, âyetleri âyetlerle açıklama ilmidir. Allah Teala şöyle demiştir: “Onlara, bir ilimle açıkladığımız Kitap getirdik; inanan topluluk için rehber ve ikramı bol bir kitap.” (Araf 7/52)

[*7] Zikir, bağlantılarıyla birlikte düşünülüp öğrenilen doğru bilgi, o bilgiyi kullanıma hazır tutmak, akla getirmek veya söylemektir. (Müfredât ذكر ve عرفmd.) Tabiat, Allah’ın yarattığı âyetlerden, Kur’ân da indirdiği âyetlerden oluşur. Her ikisinden elde edilen doğru bilgi zikirdir. İnsanı, sadece bu bilgi tatmin eder. (Ra’d 13/28)

[*8] `Sağlam duruşlu` diye meal verdiğimiz ulu’l-elbab’ı Allah Teala şöyle tanımlar: “Sözü dinleyip ve onun en güzeline (Allah’ın sözüne) uyanları, Allah’ın doğru yola ileteceği müjdesini ver. Onlar, ulu’l-elbab olanlardır.” (Zümer 39/18)

Yusuf Suresi 1nci Ayeti



ELİF! LAM! RA! (Yemin olsun ki) Bunlar her şeyi açıkça ortaya koyan Kitap’ın ayetleridir.



Rad Suresi 1nci Ayeti



ELİF! LAM! MİM! RA! (Yemin olsun ki) Bunlar, o Kitabın ayetleridir; Rabbinden sana indirilen, gerçeğin tam kendisidir ama insanların çoğu ona inanmazlar.



İbrahim Suresi 1nci Ayeti



ELİF! LAM! RA! (Yemin olsun ki) Bu, insanları Rablerinin izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarman için indirilmiş bir kitaptır. Daima üstün olanın ve her şeyi güzel yapanın yoluna



Hicr Suresi 1nci Ayeti



ELİF! LAM! RA! (Yemin olsun ki) Bunlar, o Kitap’ın[1*]; açıklayan Kur’ân’ın[2*] ayetleridir.



[1*] Levh-i Mahfuz’daki ana kitabın.

[2*] Kur’ân kelimesi hem son Kitabın isimlerinden biri hem de o kitaptaki hükümlere ulaşmayı sağlayan ayet kümeleri anlamına gelir.



Meryem Suresi 1nci ve 2nci Ayeti



KAF! HA! YA! AYN! SAD! (Yemin olsun ki) Bu, Rabbinin, kulu Zekeriya’ya olan iyiliğinin hikâyesidir.



Taha Suresi 1nci, 2nci ve 3ncü Ayetler



TA! HA! (Yemin olsun ki) Sana bu Kur’an’ı, mutsuz olasın diye indirmedik. Allah’tan korkanlar için akıllarından çıkarmayacakları bir bilgi olsun diye indirdik.



Şuara Suresi 1nci ve 2nci Ayetler



TA! SİN! MİM!  (Yemin olsun ki) Bunlar o açık Kitabın âyetleridir.



Neml Suresi 1nci ve 2nci Ayetler



TA! SİN! (Yemin olsun ki) Bunlar Kur’ân’ın, bu açık Kitab’ın ayetleri. Doğruyu gösteren ve o müminler(inanıp güvenenler) için müjdeler içeren kitabın âyetleridir.



Kasas Suresi 1nci ve 2nci Ayetler



TÂ! SÎN! MÎM! (Yemin olsun ki) Bunlar, gizlisi saklısı olmayan (ve her şeyi açıklayan)[*] Kitap’ın ayetleridir.



[*] Gizlisi saklısı olmayan ve her şeyi açıklayan manaları MUBİN kelimesinin ELİF LAM’lı olması nedeniyle verilmiştir.



Ankebut Suresi 1nci ve 2nci Ayetler



ELİF! LÂM! MÎM! (Yemin olsun ki)  Bu insanlar, inandık deyince rahat bırakılacaklarını, sıkıntıya sokulmayacaklarını mı sanıyorlar?



Rum Suresi 1nci Ayetten 5nci Ayete Kadar



ELİF! LÂM! MÎM!  Romalılar yenildiler,  (Yenilgi) Çok yakın bir yerde[1*] oldu. (Yemin olsun ki)  Onlar, bu yenilginin ardından galip geleceklerdir. Birkaç yıl içinde[2*] olacak. Öncesi de sonrası da Allah’ın yetkisindedir emrindedir. O gün müminler sevineceklerdir, Bu, Allah’ın yapacağı yardımla olacaktır. O, çalışana yardım eder. O güçlüdür, ikramı boldur.[3*]



[1*] Dünyanın en basık yerinde anlamı da verilebilir. Çünkü savaş Ölüdeniz (Ürdün ile İsrail arasında) çevresinde olmuştur.



[2*] Üç ila dokuz yıl içinde.



[3*] Bildiğimiz üzere Mekkeli müşrikler Perslilerin Romalıları yenmeleri sevinçle karşılandı, ancak yüce Allah Bedir savaşı olacağı dönemde hem Mekkeli müşriklere hem de Müslümanlar Romalıların büyük zafer haberi ulaştı ve aynı dönemde de Müslümanlar da Bedir Savaşını kazandı. Ayetinde dediği gibi “O gün müminler sevinecekler” ki sevindiler.



Lokman Suresi 1nci ve 2nci Ayetler



ELİF! LAM! MİM! (Yemin olsun ki) Bunlar, hikmetli Kitabın ayetleridir.



Secde Suresi 1nci ve 2nci Ayetler



ELİF! LAM! MİM! (Yemin olsun ki)  Hakkında şüpheye yer olmayan bu Kitap, alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.



Yasin Suresi 1nci ve 2nci ayetleri (Bu ayette parantez içinde yemin olsun ki ifadesini koymamıza gerek kalmadan yüce yaradan zaten yemin ifadesini de kullanıyor)



YA! SİN! Doğru hükümler[*] içeren Kur’an’a yemin olsun ki,



[*] Doğru hüküm, hikmet demektir. Allah Teâlâ Kur’ân ile beraber hikmeti de indirmiştir. Bkz. Nisa 4/113 Eğer Allah’ın sana lütfu ve ikramı olmasaydı, onlardan bir kesim seni yanıltmakta kararlıydı. Onlar kendilerinden başkasını yanıltamaz ve sana bir zarar veremezler. Allah, sana Kitabı ve Hikmeti indirmiş ve bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah’ın sana olan lütfu büyüktür.



Sad Suresi 1nci ayeti (Burada da Yasin suresindeki gibi eklememize gerek kalmayacak ki bu da bizim açıkladığımız savımızı desteklercesine oradadır)



SAD! Doğru bilgiler içeren Kur’an’a yemin olsun.



Mümin Suresi 1nci ve 2nci Ayetler



HA! MİM! (Yemin olsun ki) Kitabın indirilmesi, üstün ve bilgili olan Allah katındandır.



Fussilet Suresi 1nci ve 2nci Ayetler



HA! MİM! (Yemin olsun ki) Bu (Kitap) iyiliği sonsuz ve ikramı bol olan Allah tarafından indirilmiştir.



Şura Suresi 1nci, 2nci ve 3ncü Ayetler



HÂ! MÎM!  AYN! SİN! KAF! (Yemin olsun ki) Üstün olan ve doğru kararlar veren Allah, sana da senden öncekilere de işte böyle vahyeder.



Zuhruf Suresi 1nci, 2nci ve 3ncü Ayetler



HA! MİM! Her şeyi açıkça ortaya koyan bu Kitabı iyi düşünün. (Yemin olsun ki) Onu, Arapça (ayetler) kümesi haline (kuranlar haline)[*] getirdik; belki aklınızı kullanırsınız.



Duhan Suresi 1nci, 2nci ve 3ncü Ayetler



HA! MİM! Her şeyi açıkça ortaya koyan bu Kitabı iyi düşünün.  (Yemin olsun ki) Biz bunu bereketli bir gecede (kadir gecesinde) indirmişizdir. Onunla uyarılarda bulunmaktayız.



Casiye Suresi 1nci ve 2nci Ayetler



HA! MÎM! (Yemin olsun ki) Bu Kitap, üstün olan ve doğru kararlar veren Allah tarafından indirilmiştir.



Ahkaf Suresi 1nci ve 2nci Ayetler



HA! MİM! (Yemin olsun ki)  Bu Kitap, üstün olan ve doğru kararlar veren Allah tarafından indirilmiştir.



Kaf Suresi 1nci Ayeti



KAF! (Yemin olsun ki) Bu şanlı Kuran önemlidir.



Kalem Suresi 1nci ve 2nci Ayetler



NUN! Kaleme ve (insanların) onunla yazdıklarına çok dikkat edin! (Yemin olsun ki) Rabbinin nimeti sayesinde sen, cinlerin etkisinde değilsin.



Tin Suresi 1nci, 2nci ve 3ncü Ayetler



(Yemin olsun ki) İncir, Zeytin[*1], Sina dağı,[2*] ve bu güvenli şehir önemlidir[3*]!



[*1] Kudüs’te, İsa aleyhisselamın dua için sık sık gittiği dağ. Bu dağın eteğindeki Getsemani Bahçesi, İsa aleyhisselamın, havarileri ile yediği son akşam yemeğinden sonra Yahuda tarafından yakalatıldığı bahçedir. (Bkz. Matta.26/36-46, Markos.14/32-42, Luka.22/39-46)]



[*2]  Musa aleyhisselamın vahiy aldığı dağ. Buraya Sina Dağı dendiği gibi Sinîn Dağı da denir (Taberi).



[*3] Buraya kadar olan üç âyette Allah yemin etmektedir. Allah’ın bir şeye yemin etmesi, onun ve ondan sonra anlatılan şeyin önemine  vurgu yapmak içindir. Bu yüzden biz, bu anlama uygun meal verdik.



Asr Suresi 1nci Ayet



Çağa yemin ederim ki,



Ayetleri incelemeyi burada tamamlamaktayız. Ayrıca bu harfleri ve bazı sebeplerden dolayı Kur’an anlaşılmaz/anlaşılamaz diye konuşanlar vardır. Ancak yüce Allah neden anlaşılmayacak bir kitap indirsin ki! Ankebut Suresi 45nci ayetinde yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor. “Bu Kitap’tan sana vahyedilen her şeyi anlayarak oku ve namazı tam kıl. Namaz her çeşit fuhuşu ve kötülüğü engeller. Allah’ın zikri (Kitabı) en önemlisidir. Allah, yaptığınız her işi bilir.” Kitabı anlayarak okuyacağız ve emirlerini yerine getireceğiz, mümin ve muttaki olmak bu dosdoğru yoldan geçmektedir.



Zuhruf Suresi 11nci ayeti; “O, gökten bir ölçüye göre su indiren Allah’tır. Onunla ölü bir bölgeyi diriltiriz. Kabirlerinizden de böyle çıkarılacaksınız. ” Ayetin başı muhkemdir, ayetin sonu ise müteşabihtir.



Hud Suresi 1nci ayetinde; “ELİF! LÂM! RÂ! Bu öyle bir kitaptır ki âyetleri hem muhkem kılınmış hem de doğru kararlar veren ve her şeyin iç yüzünü bilen Allah tarafından açıklanmıştır.” der yüce Allah.



“Mübeyyen” açıklanmıştır, “Mübeyyin” açıklayıcıdır, “Müfessir” açıklayandır, “Müfesser” açıklanandır. Kur’an’ ı bu şekilde okumamız gerekmektedir.



Ayetlerde “El-Mubiyn” diye geçer, bunun iki anlamı vardır. Birincisi “Apaçık”, ikincisi ise “Açıklayan” demektir.



Kur’an-ı Kerim “Mesani” bir kitaptır. “Mesani” bir meseleyi zıttı ile karşıtıyla anlatmasıdır. Bir ayetin başında veya sonunda cennetliklerden bahsediyorsa yine başında veya sonunda cehennemliklerden bahsetmektedir. Bir yerde “Hakkı” anlatıyorsa peşinden “Batıl” anlatılmaktadır. Bir yerde “Dünya” dan bahsediyorsa diğer tarafta “Ahiret” ten bahsetmektedir. Örneğin Bakara suresinin 1nci ayetinden 5nci ayetine “Cennetlikler” den bahsetmekte, 6ncı ayetinden itibaren ise “Cehennemlikler” den bahsetmektir. Fatiha suresinin son ayetlerini de burada örnek olarak verebiliriz.



Zümer Suresi 23ncü ayetinde; “Allah sözlerin en güzelini, birbirine benzer(müteşabihtir), ikişerli (mesani âyetler içeren, zıttıyla anlatan) bir kitap olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların tüylerini ürpertir; sonra onların kalpleri ve vücutları Allah’ın bilgisiyle yumuşar. İşte bu, Allah’ın yoludur. Onu tercih edeni o yola yöneltir. Allah’ın sapık dediğine kimse “Doğru yoldadır” diyemez.” Bu ayetin hayata dair sonucu vardır. Peki bu niye böyledir? Çünkü En güzelin sözünü öğretir, rablerine derinden saygı duyanların bu kitabı okurken hissettiklerinden dolayı tüyleri diken diken olur. Nasıl olacak bu, tabii ki ayetleri anlamak gerekecek. “Azab” ayetlerini okuyup irkilen insan mesani yani zıtlık sebebiyle ardından gelen “Rahmet” ayetleri ile bir ferahlığa kavuşacaktır.



Bir de Kur’an-ı Kerim’i anlatmak için şu tarz bir örnek daha verirsek yüce Allah’ ın kitapta bir konuyu nasıl serpiştirerek anlattığına örneklendirme yapmış olabiliriz. Çünkü sadece bir ayete bakıp meal verip hüküm çıkarırsak ziyanda olmuş oluruz. Mesela sadece ayetteki “…namaza yaklaşma…” kısmı ile iş yaparsak işte ziyana düşmek budur. Örneğin; (bu anlatacaklarım Kur’an-ı Kerim’ de yok, sadece duruma örnek vermek açısından vermekteyim) kitapta bir ayette “Kaktüs” çiçeğini anlatmaktadır, bir başka surenin bir ayetinde “Kaktüs’ün dikenlerinden” bahseder. Bir başka surenin bir ayetinde yine “Kaktüsün Çiçek açtığından” bahseder ve bir başka surenin bir başka ayetinde “Kaktüsün çok fazla suya ihtiyaç duymadığından” bahseder. Yukarıda bahsettiğim gibi kitapta bu tarz anlatımlardan ötürü sadece tek bir ayete bakarak yorum yapılırsa, yani “Müteşabih” kısmıyla yargı yapıp hüküm çıkarırsan (yani ilminin yetersizliği burada tek ayeti okuyup ayete başka bir anlam verirsen) bu iş olmaz. İlim sahibi yukarıda anlattığım hususlar ile baktığında Kur’an-ı Kerim’ in bütününe baktığında okuduğu ayetlerden anlamlarını çıkarabilir. İzlenmesi gereken yol kısaca budur. Yoksa yüce Allah anlaşılmayan, anlaşılamayacak bir kitap indirdiği diye iddia da bulunmak bu yüce Allah’a hakaret gibidir, haddi aşmadır. Yüce Allah kitapta açıkça bir çok ayette bu durumu anlatmıştır, son bir ayet ile konumuzu bitirebiliriz.



Yusuf Suresi 1nci Ayeti “ELİF! LAM! RA! (Yemin olsun ki) Bunlar her şeyi açıkça ortaya koyan Kitap’ın ayetleridir.” Muhakkak ki Allah en doğruyu söyler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder