31 Temmuz 2012 Salı

İLHANLI ORDUSUNDA HİYERARŞİ: ASKERÎ YETKİLİLER VE NİTELİKLERİ



Cengiz Han, Moğolların genişleme harekâtının en önemli unsuru olması
sebebiyle, orduya ehemmiyet vermiş; selefleri de onun kurduğu ordu
sistemini geliştirmişlerdi. Cengiz Han ve takipçilerinin orduları genelde,
aileleri ve sürüleriyle hareket eden kabile güçleri şeklinde kalma eğiliminde
idiler. Moğol Devleti’nde var olan feodal ilkelerin hemen hepsi, ordu için de
geçerli idi. Neredeyse tümü hafif donanımlı süvariydi ve yegâne silahları yay
idi. Hâkimiyetinin başlangıcından itibaren Cengiz Han ordusu içinde Moğol
unsurlara taktik ve donanım bakımından oldukça katkı sağlayan özellikle
Türk ve Çinli unsurlar da bulunmaktaydı. Bu unsurların sayısı, Moğollar
Batı Avrasya ve Orta-Doğu’ya yayıldıklarında daha da artacaktı1.


Cengiz orduları, iki temel amaç olan taktik ve disiplini sağlamak üzere
on binlik, binlik, yüzlük ve onluk olmak üzere, onluk (decimal) sisteme göre
tanzim edilmişlerdi. Merkezî otoriteyi sağlamak ve kabilevî bağları ortadan
kaldırmak bakımından en uygun yol, bu onluk sistem uygulamasıydı. Bu
sistemle Moğol, Tatar, Kereit, Nayman gibi unsurlar artık Yeke Moğol Ulus
olarak bir otorite altında toplanmış, hepsi birer urug olmuşlardı2.


Elbette ki bu sistem, Cengiz Han’ın kendisi tarafından icat edilmemişti.
Bu sistemin Mete Han’a kadar uzanan bir geçmişi olup, benzer uygulama
Orta Asya menşeli diğer konargöçerler arasında da mevcuttu. Kitan ve
Curcidler de bu sistemi kullanmışlardı. Cengiz Han ordu hiyerarşisinde, ast
ve üst sınırlarını kati bir biçimde belirleyerek itaatsizliğe kesinlikle taviz
vermemiş, birlikler arası geçişi de ölüm cezası ile yasaklamıştı3.


Strateji ve lojistik amaçlar için ordu, çeşitli kamplara, ordo/ordulara
ayrılmıştı. Bunların kumandası, noyan (çoğ. Noyad) veya noyin unvanlı,
Cengiz Han ailesi ile bir şekilde kan akrabalığı bulunan kişilere verilirdi.
Ordu içi disiplin ve sadakat, akrabalığın önüne geçirilerek klanların
dağılmaları önlenmiştir. Evlenme yolu ile Cengiz ailesine akraba olmuş
kürgen veya küregen unvanlı kumandanlar, kadınlarına nazaran daha alt
mertebede bulunurlardı. Kadınlar bu birliği, çeyizinin (incu) bir kısmı olarak
getirirdi4.


Cengiz Han fetihlerinin İran coğrafyasında siyasî bir teşekküle
dönüşmesi sonucu ortaya çıkan İlhanlı Devleti, gerek kültür ve gerekse
kurumlar bakımından Yakın ve Orta Doğu coğrafyasında temasta bulunduğu
devletlerden etkilenmişti. Bunun izleri, askerî teşkilatta da görülmektedir.
Asya bozkırlarından İran ve Orta Doğu coğrafyasına gelen Moğollar, ilk
olarak üretim-tüketim alışkanlıklarını, Türk ve İslam toplumlarını örnek
alarak değiştirmişlerdir. Yakın Doğu’daki tarım toplumlarının istikrar ve
düzeni, konar-göçer Moğolları da ezp ederek toprağa bağlamış, bu sayede
devletin yapısı daha müessir ve belirgin hale gelmiştir. Moğolların bu
coğrafyadaki rakibi olan Memlûk Devleti, Moğollardaki askerî değişimi
hızlandıran amillerin başında gelir.


Moğolların İran topraklarında kurdukları İlhanlı Devleti’nin askerî
teşkilatı, bir tez çalışması ile tarafımızdan incelenmiştir. Bu makalede,
İlhanlı ordusunun hiyerarşisi, askerî görevlileri, bunların yetki ve
sorumlulukları, maaşları, sorgu ve cezalandırılmalarına ilişkin olarak, tez
çalışmamız sırasında elde ettiğimiz bilgileri paylaşacağız.


1. İlhanlı Ordusunda Ümerâ-yi Leşker (Ordu Komutanları)


Önce Mete Han, sonra da Cengiz Han’ın teşkil ettiği Asya bozkır
orduları gibi İlhanlı ordusu da, iki temel amaç olan strateji ve disiplini
sağlamak üzere onluk (decimal) sisteme göre tanzim edilmişlerdi. Bu
hiyerarşik düzenin Moğolca isimleri (tümen [çoğ. tümet], mingan [çoğ.
minkat], cagun [çoğ. cagut], arban [çoğ. abrat]) artık geldikleri coğrafyanın
hâkim dili olan Farsça’ya tebadül etmişti. Bu birimler için, İlhanlı ordusunda
kullanılan ıstılahlar şunlardı: tümen5 (çoğ. tümenât, 10.000’lik birlik), hezâre
(çoğ. hezârehâ, 1.000’lik birlik), sede (çoğ. sedehâ, 100’lük birlik), dehe
(çoğ. dehehâ, 10’luk birlik). Bu birliklerin başında bulunan emîrler de
sırasıyla emîr-i tümen, emîr-i hezâre, emîr-i sede, emîr-i dehe idi6.


Bu emîrlerin tümü, noyan/noyin/no’in adı verilen askerî aristokratlara,
umumî kumandanlara bağlıydılar7. Noyanlar, İlhanlı Devleti tarihinin her 
döneminde kilit rol oynamışlardı. Bu noyanlar, birden fazla tümenin emîri
olabildikleri gibi sadece bir tümenin de emîri olabilmekteydiler. Ortaçağ
Türk-İslam teşkilat tarihi bakımından önemli bilgiler sunan el-Kalkaşandî,
eserinde noyan (el-nûyân) için şu tanımlamayı yapmaktadır: “Kaan
memleketlerinde (bi el-memâlik el-kâniyye) reislerin elkâbıdır. Saltanatın,
ulus ümerasının ve vezirin nâibi gibidir. Bunlar, İran memleketinde
varlıklarını Ebî Sa‘îd dönemi sonuna kadar devam ettirmişlerdir.”8


İlhanlı Devleti’nde Çurmagun Noyan ile başlayan ve Baycu Noyan ile
devam eden bir noyanlar hâkimiyeti ve nüfuzu, kendisini her dönemde
hissettirmiştir. Abaka Han zamanında Samagar, Baynal, Sülemiş, Çoban
noyanlar; Olcaytu Han döneminde (1304–1316) Emîr Kutluğşâh Noyan ve
Çoban Noyan’ın en yüksek askerî mevkide bulundukları görülmektedir9.
Kutluğşâh, Gazan Han (1295–1304) döneminde önemli emîrlerden olup
nüfuzunu Olcaytu Hüdâbende zamanında da devam ettirmiştir. Çoban’ın
nüfuzu ise Ebû Sa‘îd Han zamanında da sürmüş, kaynağın dediğine göre,
“hatta Emîr Çoban tüm Ebû Sa‘îd memleketini eline geçirmişti”10.


Olcaytu Sultan Tarihi’nin girişinde, Kâşânî tarafından verilen 25 emîrin
isimleri ve tasvirleri, İlhanlı döneminin askerî yapılanması hakkında bize
malumat vermekte ve bazı soruları cevaplamamıza yardımcı olmaktadır.
Verdiği malumata göre, İlhan Olcaytu döneminin emîrleri şunlardır:
1) Emîr Kutluğşâh Noyan11
2) Çoban Noyan12
3) Emîr-i muazzam Pulad Çinsang.
4) Emîr Hüseyin
5) Emîr Sevinç Aka13
6) Emîr-i kebîr İrencin
7) Emîr Muiziddin İsen Kutluk
8) Emîr Togan: Bağdad emîr-i tümenidir.
9) Emîr Ali Kuşçi                                                                                                                                     10) Emîr Sutay Ahtaci: Diyarbekir bölgesinin emîridir. Fırat ırmağını
ve Şam sınırını korumak üzere görevlendirilmiştir.
11) Emîr Körbuka: Diyarbekir, Rum ve civarının emîr-i tümenidir.
12) Emîr Casamura Sultan: Horasan garnizonunun emîridir.
13) Emîr Algu: Horasan’da Narin emîr-i tümenidir.
14) Emîr İlyasmış: Diyarbekir civarında bir bölgenin korumasını
üstlenmiştir.
15) Emîr Bektut: Amûye (Ceyhun) Irmağı sınırını korumaktadır.
16) Emîr Turumtaz14
17) Emîr Dana
18) Emîr Noldar
19) Emîr Ramazan Gürkan
20) Karançuk
21) Emîr Baydu: Anadolu’da bulunmaktadır.
22) Emîr İnak Tokmak: İlhan Olcaytu’nun akrabasıdır.
23) Emîr Hirze Muhammed
24) Emîr Sorakan Başkırd
25) Emîr Taştemür15.


Ümeranın devlet yönetimindeki yerine gelince, ilhanlar üzerindeki
nüfuzları oldukça fazla idi: İlhan Ahmed Teküder ve Şehzade Argun
arasındaki mücadele sırasında (1283–1284) Ahmed Teküder, nüfuzlu
emîrlerden olan Alinak’ı yanına çekmek için kızını ona vermişti16. Yine
Geyhatu’nun tahta oturması sırasında (1291) Emîr Çoban ve Kurmuşi,
Geyhatu’nun tarafını tutarlarken diğerleri buna itiraz etmiş ve netice
isteklerinin hilafına gerçekleşince bulgak, yani isyan çıkarmışlardı17.
Emîrlerin nüfuzlarının arttığı ve ilhanlar için tehlike oluşturmaya
başladıkları dönemler de mevcuttu. Argun Han saltanatının en önemli emîri
olan ve onun tahta oturmasında büyük emek sarf eden Buka, Argun’un
ilhanlığı sırasında çok nüfuz kazanmış, Emîr Buka’nın tasvip etmediği hiçbir
iş gerçekleşemez olmuştu. Öyle ki, Tebriz emîri Ali, İlhan Argun’un yarlıg
ve payzesi ile huzuruna gelen elçileri dahi Emîr Buka’nın altamgası
olmaksızın kabul etmemekteydi18.


Sivil otoriteyi temsil eden vezirlere nisbetle, emîrlerin mevkilerinin
daha yüksek olduğunu görmekteyiz. Hülagu ve Abaka hanlar zamanında                                                vezirlerin, ilhanın katına çıkmadan önce emîrler ile istişare (kengaç) etmesi
yönünde bir teamülün var olduğunu, Emîr Çoban ile Emîr İrencin arasında
geçen şu diyalogdan anlamaktayız: Vezir Tâceddin Alişâh, yapılan bir
yolsuzluk sebebiyle, gece vakti, af dilemek için Sultan Olcaytu’nun
huzuruna varmıştı. Bunun üzerine Emîr Çoban, kendisine ve diğer ümeraya
danışılmadan ilhan ile görüşülmesine öfkelenerek Emîr İrencin’e şöyle
serzenişte bulunmuştu: “Hülagu Han ve Abaka Han devirlerine yazık! Birisi
padişaha bir şey arz edecek olsa idi, tüm ümera ile istişare etmeden bunu
yapamazdı. Fakat, şimdi durum o raddeye geldi ki, Tâcik, emîrlerle istişare
etmeden gece yarılarında padişah ile yalnız kalıyor, istişarede bulunuyor,
ümeranın rey’ini zâyi ediyor! Hâce, emîri ve onun konuşan dilini
susturdu!”19. Emîr Çoban’ın bu yakınması, İlhanlı Devleti’nde ümera ve
vüzeranın birbirine olan konumlarını ortaya koyması bakımından önemlidir.


İlhanlı askerî sistem ve hiyerarşisi içinde yer alan diğer görevliler
şunlardı:


2. Şıhne


Bu ıstılahın öncelikli anlamı murâkıp ve muhâfızdır. Doerfer bu ıstılah
için, “gönüllü olarak ilhak olmuş topraklara atanan görevli” demektedir20.
Fakat gerçek anlamda şıhne, fethedilen topraklarda, sultan adına idareyi ele
alan yeterli sayıdaki askerî birlik demektir. Bu teriminin ve müessesenin en
çok Büyük Selçuklular tarafından kullanıldığına şahit olmaktayız21.
İlhanlılardan önce, Moğollar tarafından kullanılan ve bu ıstılahı karşılayan
kelime baksak ve daruga idi. İlhanlılar döneminde, fethedilen topraklara ve
kalelere birçok defalar şıhne tayini yapılmıştı. Örneğin, Bağdad’ın fethinden
(1258) hemen sonra Hülagu, buraya bir şıhne tayin etmiştir22. 1284 tarihinde
Tonsga, Argun Han tarafından Bağdad şıhneliğine yollanmıştır23. Yine
Geyhatu’nun yakın emîrlerinden Muhammed Şikurçi, bu ilhan döneminde
Bağdad şıhnesidir24.


Şıhnelik haricinde bir de şehirlerin emâreti söz konusudur: Bağdad’da
Tonsga öldükten sonra (1288), yerine Baydu Şikurçi şıhne olarak atanmış;
Ordu Kiya ise Bağdad emîri olmuştu. Yine Argun Han döneminde Şirâz
emîrliği (emâret-i Şirâz) Cuşi’ye verilmişti. Errân, Tebriz ve Kuçan’daki
emîrler de Cuşi’nin nökerleri, yani muâvinleri olarak tayin edilmişlerdi25.
Müşrifler bu şehir emîrlerini teşrif etmekte, yani denetlemekteydiler.
Sa‘düddevle’nin Bağdad’a müşrîf olarak gönderilmesini tanımlarken
Reşîdüddin’in kullanmış olduğu tâbirden, müşriflerin sadece mülkî işleri
değil, askerî işleri ve idâreyi de teşrîf ettikleri ortaya çıkmaktadır26. Baydu
döneminde ise Bağdad şıhnesi, Muhammed Şikurçi’dir27. Ayrıca, eyaletlerde
bulunan şehzadeler, askerî işlerle ilgilenmemekte olup bu işlere ümera
bakmakta idi. Şehzadeler, askerî görevleri ifa etmekten ziyade, İlhanlı
otoritesinin bir temsilcisi olmak üzere taşrada bulunuyorlardı28. Gazan’ın
Horasan valiliği sırasında, bu bölgenin emâreti Emîr Nevrûz’da olduğu gibi,
İlhan Olcaytu Horasan’da bulunduğu sırada buranın emîri Argudak Noyan
idi ve askerî yetkiler onun elindeydi29.


3. Kütvâl/Mustahfız-ı Kal‘a


Kütvâl ıstılahı, Hintçe’den Farsça’ya geçmiş, İlhanlı ordu teşkilâtında
da kullanılmış bir kelimedir. Hintçe kota (kale) ve pâla (muhafız)
kelimelerinin terkibinden meydana gelmiştir. Bu ıstılahın Gazneli Mahmûd
tarafından İran’a getirildiği tahmin edilmektedir30. İlhanlı Devleti askerî
teşkilâtı içerisinde de kütvallerin, yani kale müstahfızlarının bulunduklarını
görüyoruz. Örneğin Abaka Han döneminde Akbek adlı bir emîr, Âmûye
(Ceyhun) Kalesi müstahfızı olmuş ve Barak’ın faaliyetlerine karşı burayı
korumuştur31. Ayrıca Kâşânî’nin eserinde, Erbil Kalesi kütvalliğinin Abaka
Han tarafından Kıyatlılara verildiği zikredilmektedir32.


4. Bugavul/Bukavul


Bu emâret, daha önceleri çaşnigirlik ile vazifeliydi33. İlhanlılar
döneminde, askerî işleri düzenleme ve teftiş görevi başta olmak üzere, asker
sayısının saptanması, gelirlerinin düzenlenmesi, levazımatın tedariki ve
dağıtımı sorumluluklarını uhdesine almıştı. Birliklerin hareket hatlarının,
lojistik stratejinin belirlenmesi; savaş sonunda elde edilen ganimet ile sürek
avı sonrasında avlanan hayvanların pay edilmesi34 yine bu emîrin
sorumluluğundaydı. Kurultay ve toylarda yasavul ile birlikte oturma
düzeninin belirlenmesini ve hiyerarşinin bozulmamasını sağlardı.
Nahçivânî’nin ifadesine göre, her tümen için bir bukavul görevlendirilmekte
ve bukavullar maaşlarını divân-ı büzürgten almaktaydılar35. İlhanlı ordu
sisteminde Bukavul-i tümen haricinde bukavul-i hezâre ve bukavul-i sede
adlı görevliler de bulunmaktaydı36.


5. Yurtçi


Bu görevli, herhangi bir sefer esnasında, yaylak ve kışlakta, av
mekânlarında ve diğer her menzilde ilhanın, şehzadelerin, emîrlerin,
inakların ve diğer devlet erkânının konaklayacakları yeri tayin ederdi.
Nahçivânî, tüm bu devlet mensuplarının, padişahın çadırını görecek şekilde,
yurtçi tarafından yerleştirilmeleri gerektiğini söylemektedir. Buna ilave
olarak, yurtçi bu konaklama yeri bilgilerini gizli tutacak, padişah ve yukarıda
sayılan devlet erkânının konakları, başkaları tarafından bilinmeyecekti37.


Yerleşme düzenine baktığımızda, şehzadeler ve ulus emîrleri sağ tarafa;
vezirler ve divan üyelerinin de padişahın konağının soluna konuşlandıklarını
görürüz38.


6. Yasavul/Yasa’ul


Ordu içinde, kurultaylarda, toylarda askerî hiyerarşiyi teftiş eden ve
mevkileri tayin eden görevlidir. Bu görevli, sefer zamanında askerin nasıl bir
düzen içinde hareket edeceğini de belirlerdi. Ayrıca, bukavulun da yardımını
alarak kurultay ve toylara davet edilenlere, ilhanın buyruklarını tebliğ
ederdi39.


7. Bularguçi


Bulargu terimi, kaybolmuş herhangi bir eşya anlamına gelmektedir40.
İlhanlı askerî teşkilâtında da bularguci adıyla anılan bir görevlinin varlığına
şâhit olmaktayız. Bu görevli, kaybolmuş at, deve, katır ve eşek gibi
hayvanları; gulâm ve cariyeler ile savaş teçhizatını bulmak ve sahibine
teslim etmekle yükümlüydü. Bu emîr, dîvân-ı büzürg tarafından tayin edilir
ve özellikle sefer veya göç esnasında, nökerleri ile birlikte konakları (yurt)
gezerek askerlerin kayıp eşyalarını belirler, bulunan eşyaları toplar ve
sahibine iade ederdi. Kaynağın verdiği bilgiden anlaşıldığına göre bu görev,
sadece askerî amaca hizmet etmemekte, sivil anlamda da sorumluluk
taşımaktaydı41.


8. Tavacı


Asker toplama işi için İlhanlılar yasamişi tabirini kullanmaktaydılar42.
İlhanlı ordusunda, asker toplamak ve askerî kıtaların teftişine memur olan
görevli tavacıdır. Bu görevli, aynı zamanda idam cezasının infazına da
nezaret etmekteydi43.


9. Hatunların Muhafız Birliği Emîrleri


İlhanlı Devleti’nde, hanedan hatunlarına, özellikle ilhanın ilk hatununa
ait kendi çadırı, sarayı, yani ordusu bulunmaktaydı. Bu orduların askerlerce
korunduğu ve bu askerlere de emîrlerin kumanda ettiği, kaynaklarda açıkça
belirtilmektedir. Örneğin İlhan Argun döneminde Gazan Bahadır ve Eşek
Toklu, Olcay Hatun’un ordu emîrleriydiler44.


Ümeranın Maaşı ve Maaşların Miktarı


Gazan Han dönemine gelinceye değin, İlhanlı ordusunda askerlere
düzenli olarak herhangi bir nakit ya da maaş (mersûm ve câmegî)
ödemesinin yapılmadığını45 biliyoruz. İlhanlı ordusu, kendi kendini
destekleyen bir yapıya sahip olup, ihtiyaç duyulmadığı sürece ilhandan
yardım almamaktaydı. Fakat düzensiz bir şekilde, arızi durumlarda ilhanların
askere para dağıttığı mevzubahistir. Aynı zamanda bazı kaynaklar, Hülagu
zamanından itibaren, yalnızca tümen emîrlerine olmak üzere, düzenli maaş
dağıtıldığı yönünde malûmât vermektedirler. el-Kalkaşandî, Mesâlik el-
Ebsâr’dan aktararak şunları söylemektedir: “Hülagu (Hûlâkû) zamanından
beri her tümen noyanına (nûyin el- tûmân) 10.000 dinar maaş verilirdi. Daha
sonraları buna kanaat etmediklerinden bu miktar 50 tümen dinara, yani
500.000 dinara yükselmiştir. Sonra bu miktar 40 tümene düşmüştür. Çoban,
beylerbeyiliği46 (beklârî-bek) zamanında 300 tümen dinar, yani 3.000.000
dinar almıştır. Binlik emîri (emîr el-elf) 1.000 dinar maaş almaktaydı.
Yüzlük emîri (emîr el-mi’e), onluk emîri (emîr el-‘aşere) ve diğer askerler
100 dinar maaş almaktaydılar ve maaşlarında fark yoktu. Yüzlük emîri ve
onluk emîri, askere ait olan şeylerden kendilerine biraz alarak, aradaki farkı
temin ediyorlardı. Her bir taife için yerleşecekleri yerler verilmişti ve bunlar
Hülagu’dan itibaren seleften halefe tevarüs etmekteydi.”47


İlhanlı ordusunda askerlerin almış oldukları maaşlar hakkında bilgi
veren diğer bir kaynak, Risâle-i Felekiyye’dir. Bu esere göre, İlhanlı
Devleti’nin son dönemlerinde el-emîr el-kebîr olarak adlandırılan ser-leşker
Sa‘dullah Bîg’in maaşı (mersûmihu) senelik 30.000 dinardır; ücret Şirvân
emvâlinden karşılanmıştır48. Pehlivân Ebû Tâlib mesuliyetinde (bi-ihtimâm
Pehlivân Ebû Tâlib) bulunan Sultâniye Kalesi’ndeki 100 nefere 200’er
dinar; toplamda ise 20.000 dinar ödenmiştir. Yine Hacı Ali ihtimâmındaki
el-Nacak Kalesi’nde bulunan 70 nefere 100’er dinardan toplam 7.000 dinar
ödeme yapılmıştır49. Horasan askerlerinden Moğol ve Tâciklerin (Moğol
olmayanlar) berâtlarına göre ödenekleri şöyle idi: el-Emîr el-A‘zâm ‘AcebŞîr
tümenine 100.000 dinar; el-Emîr el-‘Âdil Ali Şîr tümenine 80.000 dinar
ve el-Emîr Rüstem hezâresine, 10.000 dinar olmak üzere Moğol askerleri
toplam 190.000 dinar. Tâciklerin, yani Moğol olmayan askerlerin maaşları
ise, Emîr-i Mu‘azzam Fahrüddin uhdesindeki her askere 500 dinar olmak
üzere toplam 50.000 dinar. Sözü edilen bu emîrlerin maaşlarına
baktığımızda ise, Emîr el-A‘zâm ‘Aceb-Şîr (emîr-i tümen) 20.000 dinar;
Emîr el-‘Âdil Ali Şîr (emîr-i tümen), 20.000 dinar; Emîr Rüstem (emîr-i
hezâre) 5.000 dinar almaktaydı50.


Maaşların miktarlarından anlaşılacağı üzere, maaşlar mevkilere göre
farklılık gösterdiği gibi, bulunulan bölge ve zaman göre de farklılık
göstermektedir. Bu yüzden, belli bir maaş cetveli ortaya çıkarmak zordur.
Yalnızca sınırlı bir şekilde, yıldan yıla verilen maaşların miktarları tesbit
edilebilmektedir.


Emîrlerin Yargılanmaları ve Cezalandırılmaları


Emîrlerin, işlemiş oldukları suçlardan ötürü sorgu (tegişmişi) ve yargıya
(yargu) tâbi tutuldukları malûmumuzdur. Yapılan yargu sonucunda, idama
mahkûm etme (be yargu resâniden) yanında, çoğunlukla sopa vurma veya
falaka cezasının (çûb zeden) verildiğini görmekteyiz51. Emîrlerin yarguya
tâbi tutulmalarına ilhanlar da nezaret etmekteydiler. İlhan Geyhatu,
kendisinin tahta oturması sırasında isyan eden, yani bulgak çıkaran emîrlerin
yargusuna bizzat nezâret etmişti52. Gazan Han, ikinci Şam seferi sırasında,
(1302) savaş meydanından kaçan emîrleri yarguya tâbi tutmuştu. Sorgulama
ve mülâkat işlemine tegişmişi dediklerine bu yargu işlemi sırasında tesadüf
ediyoruz53.


Burada hemen belirtmek gerekir ki, emîrlere uygulanan yargu, sadece
suç işlenmesi durumunda yapılan bir iş değil, mutad olarak, genel yoklama
niteliğinde bir işlemin de adı idi. Zira, 1308 yılı Temmuz ayında
Sultâniye’de yapılan bir yargu işlemini tasvir eden Kâşânî, “her birinin
gayret ve çabası; tehir ve kabahati ortaya çıksın diye bir zaman yargu ile
meşgul oldular” demektedir54. Yine bu durumu teyit eden başka bir örnek,
Emîr Çoban, Polad Çinsang ve diğer bazı emîrlerin İlhan Olcaytu huzuruna
çıkarak “mutad bir şekilde yapılan yargu işlemini neden uzun zamandır
yapmadığını” sormalarıdır55.




KAYNAKÇA


al-M.ZANDAR.N., eAbdollah Ibn Mohammad Ibn Kiy.. (1952). Die Res.la-ye
Falakiyya. (haz. Walter Hinz). Wiesbaden.
BARTHOLD, V. V.. (1990). Mo.ol .stilas.na Kadar Turkistan. (Cev. Hakk. Dursun
Y.ld.z). Ankara.
BENAK.TI. (1378). Ravzat ulifl-Elbab fi Tevarih el-Ekabir ve el-Ensab (Tarih-i
Benakiti). (tas. Caefer .iear). Tahran.
BOSWORTH, C. E.. gArmy, Islamic to the Mongol Periodh. Encyclopedia Iranica.
I, 499.503.
DAWSON, Christopher. (1987). Mision to Asia. Toronto.
DOERFER, Gerard. (1963) .Turkische und mongolische Elemente im
Neupersischen. Wiesbaden.
EBRU, Hafiz-i. (1350). Zeyl-i Camie el-Tevarih-i Re.idi. (Ne.r. Hanbaba Beyani).
Tahran.
el-KALKA.ANDI, Ahmed b. Ali. (Tarihsiz). Subh el-Ae.a fi S.naeat el-.n.a. (tah.
Muhammed Huseyin .emseddin). Beyrut.
EMIN, .emis .erik. (1357). Ferheng-i .stilahat-i Divan-i Devran-i Mo.ul. Tahran.
ERDEM, .lhan. (1995). Turkiye Selcuklular.-.lhanl. .li.kileri (1258.1308).
(Bas.lmam.. Doktora Tezi) Ankara.
GR.GOR, Aknerli. Mo.ol Tarihi. (1954). (Cev. Hrand Andreasyan). .stanbul.
GROUSSET, Rene. (1993). Bozk.r .mparatorlu.u. (Cev. Dr. M. Re.at Uzmen).
.stanbul.
HEMEDANI, Re.iduddin Fazlullah. (1373). Camie el-Tevarih-i Re.iduddin
Fazlullah Hemedani. (tas. Muhammed Ru.en-Mustafa Musevi). III, Tahran.
HOND.AH, Mir Muhammed b. Seyyid Burhanuddin (MIRHOND). (1339). Tarih
Ravzat el-Safa. V, Tahran.
.BNUL.BR., Ebulferec. (1941). Tarihi Muhtasarudduvel. (Cev. .erafeddin
Yaltkaya). .stanbul.
.MAMI, M. Taki. (1971). .ran Mo.ollar. Devlet Te.kilat.. (A. U. Bas.lmam..
Doktora Tezi). Ankara.
KA.ANI, Ebu el-Kas.m b. Abdullah Muhammed b. Ebi Tahir eAbdullah. (1348).
Tarih-i Olcaytu Sultan. (Ne.r. Mehin Hambeli). Tahran.
LAMBTON, Ann K.S.. gShih.nah. Encyclopedia of Islam (Second Edition). 437-438.
MARTINEZ, A. P.. (1986). gSome Notes on the Il-X.nid Armyh. Archivum
Eurasiae Medii Aevi. V: 129.242.
MAY, Timothy. (2004). The Mechanics of Conquest and Governance: the Rise and
Expansion of the Mongol Empire, 1185-1265. (University of Wisconsin in
Madison. (Bas.lmam.. Doktora Tezi).
___________. (2007). The Mongol Art of War. South Yorkshire.
NAHC.VANI, Muhammed b. Hindu.ah b. Sencer. (1964, 1971, 1976). Dustur el-
Katib fi Taeyin el-Meratib. (Ne.r. eAbd el-Kerim Ali o.li Alizade. I/1, Baku,
I/2, Baku, II, Baku.
OGEL, Bahaeddin. (1964). Sino-Turcica. Cengiz Han ve Cin'deki Hanedan'.n Turk
Mu.avirleri. Taipei.
PIRIEV, V. Z.. (1977). gO Termine Bukaolh. Doklad. Akademi Nauk Azerbaydjana
33(12):63-66.
SAUNDERS, J. J.. (1971). The History of the Mongol Concuests. London.
SINOR, David. (1971). gOn Mongol Strategyh. Proceedings of the Fourth East
Asian Altaistic Conference. Taipei.
SMITH, Jr. John Mason. (2000). gMongol Nomadism and Middle Eastern
Geography: Qishl.qs and Tumensh. The Mongol Empire & Its Legacy. (ed.
Reuven Amitai-Preiss; David Morgan) Leiden. Boston: Brill, 39.56.
SPULER, Berthold. (1987). .ran Mo.ollar.. (Cev. Cemal Koprulu). Ankara.
TEM.R, Ahmet. (1992). gTurk Mo.ol .mparatorlu.u ve Devam.h. Turk Dunyas. El
Kitab.. I. Cilt. Ankara. 385.400.
THACKSTON, W. M.. (1999). Rashiduddin Fazlullahfs Jamieutft-Tawarikh:
Compendium of Chronicles. (ed. .inasi Tekin&Gonul Alpay Tekin). III.
Duxbury.
UYAR, Mustafa. (2007). .lhanl. Devletifnin Askeri Te.kilat.. A.U. Sosyal Bilimler
Enstitusu, (Bas.lmam.. Doktora Tezi) Ankara.
UZUNCAR.ILI, .smail H.. (1970). Osmanl. Devleti Te.kilat.na Medhal. Ankara.


-----------------------------------------------------------------------------------
1 A. P. Martinez, gSome Notes on the Il-X.nid Armyh, Archivum Eurasiae Medii Aevi, V
(1986), 129.242, s. 138; Turkler, Mo.ollar.n vucuda getirmi. olduklar. her sistem ve
te.kilatta bilfiil rol oynam..lard.r, bknz. Bahaeddin Ogel, Sino-Turcica, Cengiz Han ve
Cin'deki Hanedan'.n Turk Mu.avirleri, Taipei 1964; Ahmet Temir, gTurk Mo.ol
.mparatorlu.u ve Devam.h, Turk Dunyas. El Kitab., I. Cilt, Ankara, 1992, s. 385.400; J. J.
Saunders eserinde Turklerin Mo.ollar. hem idari ve hem askeri bak.mdan etkilemi. olmalar.
uzerine bir bolum tahsis etmi.tir, bknz. J. J. Saunders, The History of the Mongol Concuests,
London 1971; C. E. Bosworth, gArmy, Islamic to the Mongol Periodh, Encyclopedia Iranica,
I, 499.503, s. 502.
2 Martinez, gSome Notes on the Il-X.nid Armyh, s. 138; Christopher Dawson, Mision to Asia,
Toronto 1987.s. 32.33.
3 V. V. Barthold, Moğol İstilâsına Kadar Türkistan, (terc. Hakkı Dursun Yıldız), Ankara
1990, s. 409–410; René Grousset, Bozkır İmparatorluğu, (çev. Dr. M. Reşat Uzmen), İstanbul
1993, s. 219; B. Spuler, İran Moğolları, (çev. Cemal Köprülü), Ankara 1987, s. 435; D. Sinor,
“On Mongol Strategy”, Proceeding of the Fourth East Asian Altaistic Conference, Taipei
1971, s. 239.
4 Timothy May, The Mechanics of Conquest and Governance: the Rise and Expansion of the
Mongol Empire, 1185-1265 (University of Wisconsin-Madison, Basılmamış Doktora Tezi
2004), s. 34–37; Timothy May, The Mongol Art of War, South Yorkshire 2007, s. 31–32;
Barthold, Türkistan, s. 408; Spuler, İran Moğolları, s. 436; Grousset, Bozkır İmparatorluğu, s.
219.
5 Tumen buradaki .st.lah manas. itibariyle gon bin adeth demektir. Ka.garl. Mahmud ise
tumen icin gherhangi bir .eyin cok olan.h demektedir, bknz. Ka.garl. Mahmud, Divanu
Lugatift-Turk, (cev. Seckin Erdi-Serap Tu.ba Yurteser), .stanbul 2005, s. 603. Jr. John
Masson Smith, tumen ad. alt.nda te.kilatland.r.lan birliklerin, genelde olmas. gereken say.n.n
ancak %70fi oran.nda te.kil edilebildi.ini soylemektedir. .ddias. uzere, asker sa.layan
ailelerin, at ve techizat bak.m.ndan ne kadar say.da askeri destekleyebilecekleri birincil
etkendir. Ortalama her aile 100 koyun ve 10 ata sahiptir. Bu say.lar azald...nda, ailenin
sa.layabilece.i asker say.s. da azalmaktad.r. Dolay.s.yla tumenler, cok istisnai durumlar
haric, hicbir zaman 10.000 askerden olu.mam..t.r, bknz. Jr. John Mason Smith, gMongol
Nomadism and Middle Eastern Geography: Qishl.qs and Tumensh, The Mongol Empire & Its
Legacy, (ed. Reuven Amitai-Preiss; David Morgan) Leiden, Boston, Brill, 2000, 39.56, s. 39.
40, 2. dipnot. Burada belirtmekte fayda vard.r ki, baz. muas.r kaynaklar tumen say.s.n. yanl..
vermektedirler. Orne.in Aknerli Grigor gbir tumen 30.000 askerden olu.maktad.rh
demektedir; bknz. Aknerli Grigor, Mo.ol Tarihi, (cev. Hrand Andreasyan), .stanbul 1954, s.
25.
6 Kaynaklarda bu .st.lahlara cok s.k rastlamak mumkundur. el-Kalka.andi, Mesalik el-
Ebsarfdan aktararak .oyle demektedir: gBunlar dort tabaka uzerinedir. Bunlar.n en yukse.i
noyin, sonra emir-i tuman olarak tabir edilen on binlik emiri (emiru ea.ereti alaf); sonra binlik
emiri (emiru elf); sonra yuzluk emiri (emiru miee); sonra ise onluk emiri (emiru ea.ere).
Ahmed b. Ali el-Kalka.andi, Subh el-Ae.a fi S.naeat el-.n.a, (tah. Muhammed Huseyin
.emseddin), Beyrut (Tarihsiz), IV, s. 421. Daha once hicbir tetkik eserde tan.mlanmam.. bir
emirlik olan emir-i cehar-hezar/hezare, muhtemelen tumenin bir alt .ubesiydi. Bu emirli.in
var olu.u, tumenlerin gercekte tam olarak 10.000 ki.i de.il de 8.000 veya daha az say.larda
birliklerden olu.tu.u anlam.na gelmektedir. Buna gore, muhtemelen, bir tumen iki ceharhezareden
olu.maktayd.. Biz bu terimi, Re.iduddinfdeki .u kay.ttan o.renmekteyiz: c..ek
Tokli ki emir-i cehar hezar bud... bknz. Re.iduddin Fazlullah Hemedani, Camie el-Tevarih-i
Re.iduddin Fazlullah Hemedani, (tas. Muhammed Ru.en-Mustafa Musevi), Tahran 1373, II,
s. 1168; 1184. Bu emaretin, ya da en az.ndan boyle bir .st.lah.n var olu.u, Smithfin yukar.da
zikretti.imiz iddias.n. do.rular niteliktedir. Boyle bir .st.lah.n varl...na, .lhan Erdem de i.aret
etmektedir, bknz. .lhan Erdem, Turkiye Selcuklular.-.lhanl. .li.kileri (1258.1308),
(Bas.lmam.. Doktora Tezi) Ankara 1995, s. 310, 493. dpnt.
7 .emis .erik Emin, Ferheng-i .stilahat-i Divan-i Devran-i Mo.ul, Tahran 1357, s. 338.
8 el-Kalkaşandî, Subh el-A‘şâ, VI, s. 33–34.
9 Ebû el-Kâsım b. Abdullah Muhammed b. Ebî Tâhir ‘Abdullah Kâşânî, Târîh-i Olcaytu
Sultân, (neşr. Mehîn Hambelî), Tahran 1348, s. 10.
10…Emîr Çuban, tamâmet-i memâlik-i Ebû Sa‘îd der-kabza-i kudret ve dest-i tasarruf girift…,
bknz. Hâfiz-i Ebrû, Zeyl-i Câmi‘ el-Tevârîh-i Reşîdî, (neşr. Hânbâbâ Beyânî), Tahran 1350, s.
163; el-Kalkaşandî, Subh el- A‘şâ, s. IV, s. 422.
11 Kâşânî’ye göre bu emîr, hiyerarşik olarak diğer emîrlerin hepsinden önde gelmektedir,
bknz. Kâşânî, Târîh-i Olcaytu Sultân, s. 8.
12 Kaynak tarafından emîr-i kebîr şeklinde tesmiye olunan bu noyan, “Acem ve Türk’ün
öncüsü görüş, siyaset, kifayet, cesaret ve bahadırlıkta hepsinden öndedir”, bknz. Kâşânî,
Târîh-i Olcaytu Sultân, s. 8.
13 Bu emîr, bir Uygur Türkü’dür, bknz. Kâşânî, Târîh-i Olcaytu Sultân, s. 8.
14 Bir Uygur Türkü olan bu emîr, iki kardeºi Mengütaz ve Ertana ile birlikte zikredilir, bknz.
Kâºânî, Târîh-i Olcaytu Sultân, s. 8.
15 Kâºânî, Târîh-i Olcaytu Sultân, s. 10.
16 Reºîdüddin, Câmi‘ el-Tevârîh, II, s. 1134.
17 Reºîdüddin, Câmi‘ el-Tevârîh, II, s. 1190.
18 Reºîdüddin, Câmi‘ el-Tevârîh, II, s. 1167.
19 Kâşânî, Târîh-i Olcaytu Sultân, s. 195–196.
20 Gerard Doerfer, Türkische und mongolische Elemente im Neupersischen, Wiesbaden 1963,
s. 1326; W. M. Thackston, Rashiduddin Fazlullah’s Jami‘ut’t-Tawarikh: Compendium of
Chronicles, (ed. Şinasi Tekin&Gönül Alpay Tekin), III, Duxbury 1999, s. 771.
21 Muhammed b. Hindûşâh b. Sencer Nahçivânî, Düstûr el-kâtib fi ta‘yîn el-merâtib, (neşr.
‘Abd el-Kerîm Ali oğli Alizâde, I/1, Bakü 1964, I/2, Bakü 1971, II, Bakü 1976, II, s. 33; Ann
K.S. Lambton, “Shih.na”, Encyclopedia of Islam (Second Edition), 437-438, s. 437.
22 Ebülferec İbnülibri, Tarihi Muhtasarüddüvel, (çev.Şerafeddin Yaltkaya), İstanbul 1941, s.
36.
23 Reşîdüddin, Câmi‘ el-Tevârîh, II, s. 1164.
24 Reşîdüddin, Câmi‘ el-Tevârîh, II, s. 1200.
25 Reşîdüddin, Câmi‘ el-Tevârîh, II, s. 1175.
26 …Baydu Şukurçi be-şıhnegî mevsûm geşt ve Şerefüddin be-mülkî ve Sa‘düddevle be-râh-i
müşrifî ber-ser-i îşân…, bknz. Reşîdüddin, Câmi‘ el-Tevârîh, II, s. 1165.
27 Reşîdüddin, Câmi‘ el-Tevârîh, II, s. 88.
28 Kâşânî, Târîh-i Olcaytu Sultân, s. 18.
29 Kâşânî, Târîh-i Olcaytu Sultân, s. 21.
30 Emîn, Ferheng-i İstilâhât, s. 204.
31 Reşîdüddin, Câmi‘ el-Tevârîh, II, s. 1098; Benâkitî, Ravzat ûlî’l-Elbâb fî Tevârîh el-Ekâbir
ve el-Ensâb (Târih-i Benâkitî), (tas. Ca‘fer Şi‘âr), Tahran 1378, s. 433.
32 Kâşânî, Târîh-i Olcaytu Sultân, s. 113,
33 Thackston, Rashiduddin Fazlullah’s Jami‘ut’t-tawarikh, s. 766; Doerfer, Türkische und
mongolische Elemente im Neupersischen, s.755.
34 Mîr Muhammed b. Seyyîd Burhânüddin Hondşâh (Mîrhond), Târîh Ravzat el-Safâ, Tahran
1339, V, s. 144.
35 Nahçivânî, Düstûr el-kâtib fi ta‘yîn el-merâtib, II, s. 53–58; M. Takî İmâmî, İran Moğolları
Devlet Teşkilatı, (A. Ü. Basılmamış Doktora Tezi), Ankara 1971, s. 35, İsmail H. Uzunçarşılı,
Osmanlı Devleti Teşkilâtına Medhal, Ankara 1970, s. 228; G. Doerfer, Türkische und
mongolische Elemente im Neupersischen, s.755.
36 Nahçivânî, Düstûr el-Kâtib fi Ta‘yîn el-Merâtib, II, s. 57; V. Z. Piriev, “O Termine
Bukaol”, Dokladı Akademi Nauk Azerbaydjana, XXXIII/12 (1977), 63-66, s. 65.
37 Nahçivânî, Düstûr el-Kâtib fi Ta‘yîn el-Merâtib, II, s. 62–63; Emîn, Ferheng-i İstilâhât, s.
268–269; Thackston, Rashiduddin Fazlullah’s Jami‘ut’t-tawarikh, s. 773; Doerfer, Türkische
und mongolische Elemente im Neupersischen, s. 1915; Uzunçarşılı, yurtçi ile alâkalı bir bilgi
vermemiş, yurtçinin yapmakta olduğu konak yeri belirleme işinin yasavul tarafından
yapıldığını düşünmüştür, bknz. Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilâtına Medhal, s. 229.
38 Nahçivânî, Düstûr el-Kâtib fi Ta‘yîn el-Merâtib, II, s. 63.
39 Nahçivânî, Düstûr el-Kâtib fi Ta‘yîn el-Merâtib, II, s. 57–58; Takî İmâmî, İran Moğolları
Devlet Teşkilâtı, s. 36; Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilâtına Medhal, s. 229; Thackston,
Rashiduddin Fazlullah’s Jami‘ut’t-tawarikh, s. 773; Doerfer, Türkische und mongolische
Elemente im Neupersischen, s. 1863. Uzunçarşılı bu görevliyi, Osmanlı ordusunda askerin
geri dönmesini engellemek üzere görevlendirilmiş ordu alay çavuşlarına benzetmektedir,
bknz. Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilâtına Medhal, s. 229.
40 Nahçivânî, Düstûr el-Kâtib fi Ta‘yîn el-Merâtib, II, s. 67; Thackston, Rashiduddin
Fazlullah’s Jami‘ut’t-tawarikh, s. 766; Doerfer, Türkische und mongolische Elemente im
Neupersischen, s. 92.
41 Nahçivânî, Düstûr el-Kâtib fi Ta‘yîn el-Merâtib, II, s. 67–68; Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti
Teşkilâtına Medhal, s. 230–231.
42 Reşîdüddin, Câmi‘ el-Tevârîh, II, s. 1087; Kâşânî, Târîh-i Olcaytu Sultân, s. 67.
43 Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilâtına Medhal, s. 231; Takî İmâmî, İran Moğolları
Devlet Teşkilâtı, s. 37.
44 Re.iduddin, Camie el-Tevarih, II, s. 1168.
45 Re.iduddin, Camie el-Tevarih, II, s. 1487.
46 Muahhar Arapca kaynaklar.n Emir Coban icin kullanm.. olduklar. beylerbeyi yerine,
donemin ca.da. .lhanl.-Fars kayna.. olan Ka.ani, emir-i kebir tabirini kullanm..t.r.
Muhtemelen bu durum, sonradan geli.en merkez ve ta.ra te.kilat. anlay...n.n ve bunun
kaynaklara yans.mas.yla alakal.d.r; kar..la.t.n.z, el-Kalka.andi, Subh el- Ae.a, IV, s. 423;
VII, s. 285 ve Ka.ani, Tarih-i Olcaytu Sultan, s. 8.
47 el-Kalka.andi, Subh el-Ae.a, IV, s. 423.
48 eAbdollah Ibn Mohammad Ibn Kiy. al-M.zandar.n., Die Res.la-ye Falakiyya, (haz. Walter
Hinz), Wiesbaden 1952, v. 61b.
49 al-M.zandar.n., Die Res.la-ye Falakiyya, v. 68b.
50 al-M.zandar.n., Die Res.la-ye Falakiyya, v. 60a-60b.
51 Re.iduddin, Camie el-Tevarih, II, s. 1161; Ka.ani, Tarih-i Olcaytu Sultan, s. 72.
52 Re.iduddin, Camie el-Tevarih, II, s. 1191.
53Re.iduddin, Camie el-Tevarih, II, s. 1315.
54 …ve yekçendgâh be-yarguhâ iştigâl dâştend tâ say‘ u cehd ve te’hîr u taksîr-i her-yek
istikşâf nümûdend…bknz. Kâşânî, Târîh-i Olcaytu Sultân, s. 239.
55 Kâşânî, Târîh-i Olcaytu Sultân, s. 239.


Yazan: Arş. Gör. Dr., Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Tarih
Bölümü, Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder