15 Haziran 2017 Perşembe

KUR’AN’ DA SALÂT (NAMAZ) KAVRAMI

"Kur’an’ da Salât kavramı namaz değildir", "İslam’ da şekilsel ibadet yoktur" diye düşünen ve bu yolla insanların akıllarını karıştıran mihraklar çıkagelmiştir. Şimdi bu iddialar ile ilgili olarak yine başvuracağımız ana kaynak Kur’an-ı Kerim’ dir.

Namaz gerek İslami dinlerde gerekse İslam’ın diğer farklı mezhep inanışlarında uygulama şeklinde bugüne kadar mütevatir olarak nesilden nesile aktarılmıştır. Namazın şekilselliğini anlamak için Kur’an-ı Kerim’ de ki ayetlere baktığımızda:

Maide Suresi 6ncı Ayeti: “Ey inanıp güvenenler! Namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın. Başınızı ve ayak bileği kemiklerine kadar ayaklarınızı mesh edin[1*]. Eğer cünüp olmuşsanız[2*] yıkanın. Hasta veya yolcu olur yahut sizden biri ayak yolundan[3*] gelir ya da kadınlarınızla birlikte olur da [4*] su bulamazsanız, temiz yüzeye (toprağa) yönelin; onunla yüzünüzü ve ellerinizi meshedin. Allah, size güçlük çıkarmak istemez. Onun isteği sizi arındırmak[5*] ve size olan nimetini tamamlamaktır. Belki görevlerinizi yerine getirirsiniz.” [1*] -Mesh: Bir şeyin üzerine elle dokunma. [2*] Cünüp: Cinsel ilişkiyle veya başka yolla meyana gelen orgazm hali. [3*] Kişinin boşaltma ihtiyacını giderdiği yer, tuvalet, hela [4*] Cinsel ilişkide bulunursanız. Cünüplük de bu kapsamda yer alır. [5*] Enfal 8/11: O gün güven içinde sizi uykuya daldırmış, sizi arındırmak, sizden şeytanın pisliğini gidermek, kalplerinizi birbirine bağlamak ve ayaklarınızı yere sağlam bastırmak için üzerinize gökten yağmur yağdırmıştı

Eğer ki reformcuların iddia ettiği gibi salât sadece destekten ibaret ise; her destekten önce abdest almanın mantığı nedir? Abdestsizken kimse desteklenemez mi? Destek için uyanmak ve abdestli olmak şartı nasıl izah edilebilir?

Tehlike anında binek üstünde destekleşmek?

Bakara Suresi 239ncu Ayeti: “Eğer korkarsanız[Namazı vaktinde kılamamaktan korkarsanız] (namazı) yürüyerek yahut binek üstünde kılın. Rahata kavuşunca Allah’ı, bu konuda bilmediğinizi size öğrettiği gibi zikredin. (Allah’ın âyetlerini kafanıza yerleştirmek için namaz kılın)."

Alınlardaki secde izi?

Fetih Suresi 29ncu Ayeti: “Muhammed Allah’ın elçisidir. Onunla birlik olanların, kendini doğrulara kapatanlara karşı sarsılmaz duruşları vardır. Birbirlerine karşı ise merhametlidirler. Allah’ın rızasını ve ikramını kazanmak için rüku ve secde ettiklerini görürsün. Onları tanıtan, secdenin yüzlerinde bıraktığı etkidir. Tevrat’ta da böyle anılırlar. İncil’de ise filiz vermiş ekine benzetilirler. Güçlenmiş, kalınlaşmış, sapı üzerinde dik durmuş, çiftçileri pek hayran bırakan ekin gibidir. Bunlar, kendini doğrulara kapatanları kıskandırmak içindir. Allah, onlardan inanıp güvenen ve iyi işler yapanlara bağışlama ve büyük bir ödül vadetmiştir."

Namaz şekilsel değil ise alınlarda neden secde izi oluyor? Bunun cevabını bulmak çok kolaydır, eğer düşünebiliyorsanız!…

Bu özellikler Tevrat ve İncil’ de de anlatılmaktadır. Dinimizde olduğu gibi Tevrat ve İncil’ de aktarılanlar da şekilseldir. Hatta bu şekilsellik İlk Nebimiz Hz. Adem (as) dan son Nebimiz Hz. Muhammed (sav) e kadar şekilsel ve vakitsel olarak ta aynıdır. Şimdi bunlar için hem Tevrat’ tan hem de İncil’den (her ne kadar değiştirilse de bu anlatımlar korunmuştur) hem de Kur’an-ı Kerim’ den aktarımlara bakalım.

Tevrat Mısırdan Çıkış 3:1-5 “1 Musa kayınbabası Midyanlı Kâhin Yitro’nun sürüsünü güdüyordu. Sürüyü çölün batısına sürdü ve Tanrı Dağı’na, Horev’e vardı. 2 RAB’bin meleği bir çalıdan yükselen alevlerin içinde ona göründü. Musa baktı, çalı yanıyor, ama tükenmiyor. 3 “Çok garip” diye düşündü, “Gidip bir bakayım, çalı neden tükenmiyor!” 4 RAB Tanrı Musa’nın yaklaştığını görünce, çalının içinden, “Musa, Musa!” diye seslendi. Musa, “Buyur!” diye yanıtladı. 5 Tanrı, “Fazla yaklaşma” dedi, “Çarıklarını çıkar. Çünkü bastığın yer kutsal topraktır.” 3-5’ te kutsal bir yere girdiğinde tıpkı bizlerin de yaptığı gibi çarıklarını ya da günümüz ayakkabılarını çıkararak ibadet etme yerine ya da kutsal sayılan yere girilme şeklini görmekteyiz.

Tevrat Mısırdan Çıkış 40:31-32 “31 Musa, Harun ve Harun’un oğulları ellerini, ayaklarını orada yıkadılar. 32 Ne zaman Buluşma Çadırı’na girip sunağa yaklaşsalar RAB’bin Musa’ya buyurduğu gibi orada yıkandılar.” Burada görüldüğü üzere Allah’ın Hz.Musa’ya emrettiği üzere abdest alma ayetini görmekteyiz.

Yeni Ahit Markos’ a Göre İncil 11:25-26 “Kalkıp dua ettiğiniz zaman, birine karşı bir şikâyetiniz varsa onu bağışlayın ki, göklerdeki Babanız da sizin suçlarınızı bağışlasın.” Kalkıp dua dediği kısım bizim Kıyama durduğumuz kısımdır. Hz.İsa (as) burada namazın kıyam bölümünü öğretiyor, bundan sonraki iki ayette ise rüku ve secde halini göreceğiz.

Rüku ayeti Yeni Ahit Luka’ ya Göre İncil 22:41 “Onlardan bir taş atımı kadar uzaklaştı ve diz çökerek şöyle dua etti:” Türkçe İnciller de yazmıyor ancak İngilizce Kral James versiyonuna baktığımız zaman “kneeled down” yani rüku hadisesidir.

Secde ayeti Yeni Ahit Matta’ ya Göre İncil 26:39 veya Markos’ a Göre İncil 14:35 “Biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı…” yere kapanıp kısmı da bizdeki gibi secde halidir.

Secde ayetleri sadece bu ayet ile de sınırlı değil. Örneğin;

Yaratılış 17:3 “Avram yüzüstü yere kapandı…”

Yaratılış 17:17 “İbrahim yüzüstü yere kapandı…”

Levililer 9:24 “…Bunu gören halkın tümü sevinçle haykırarak yüzüstü yere kapandı…”

Çölde Sayım 14:5, Çölde Sayım 16:4, Çölde Sayım 16:22, Çölde Sayım 16:44-45, Çölde Sayım 22:31, 1 Korintliler 14:25, Vahiy 7:11 ve Vahiy 11:16-17 vb.

Tevrat ve İncil’ den sonra Kur’an başvuralım:

İsra Suresi 107-108’nci ayetler: “De ki “Siz ona ister inanın, ister inanmayın. Daha önce kendilerine bu konuda bilgi verilmiş olanlara Kur’ân okunduğu zaman çenelerinin üstüne kapanıp secde ederler. Derler ki “Rabbimize boyun eğeriz; demek ki Rabbimizin verdiği söz gerçekleşmiş.”

Bakara Suresi 83ncü Ayet: “Bir gün İsrailoğulları'ndan “Allah’tan başkasına kul olmayacaksınız; ananıza babanıza, yakınlarınıza, yetimlere ve çaresizlere[*] iyi davranacaksınız. İnsanlarla güzel konuşacak, namazı düzgün ve süreklı kılacak ve zekâtı vereceksiniz.” diye söz almıştık. Sonra pek azı dışında hepsi yan çizerek sözlerinden dönmüşlerdi.” [*] “Çaresiz” diye meâl verdiğimiz kelime "miskindir"; kök anlamı hareketin ardından durağanlaşmadır. Nebîmiz şöyle demiştir: “Miskin bir parça, iki parça yiyecek ile yetinen kişi değildir. İhtiyacını karşılayamadığı halde utanan veya ısrarla kimseden bir şey isteyemeyen kişidir.” (Buhârî, Zekât 53) Gemileri delinen kişilerle ilgili şöyle bir âyet vardır: “O gemi denizde çalışan miskinlere aitti, önlerinde her gemiye zorla el koyan bir kral vardı; bu sebeple onu hasarlı hale getirmek istedim.”(Kehf, 18/79) Çünkü gemi ellerinden alınınca işsiz kalacaklardır.

Âli İmran Suresi 43ncü Ayet: “Ey Meryem! Rabbine (Sahibine) içten boyun eğ, secdeye kapan ve rüku edenlerle birlikte rüku et!”[yani namazını cemaatle kıl.]”

Bu emir biz Müslümanlar için de vardır. Bakara Suresi 43ncü ayet: “Namazı düzgün ve sürekli kılın, zekâtı verin; rükû edenlerle birlikte rükû edin!.”

Ayetlerde açıkça belirtilen şekilsel ibadet bugün bazı Yahudiler, Hıristiyanlar hatta Budistler tarafından hala yapılmaktadır. Bunlar ile ilgili videolara youtube tan ulaşabilirsiniz.

Vakit:

Namaz şekilsel bir ibadet değil de destek olmuş olsaydı buna belirli vakitler şartı gelmezdi. Gecenin yarısı uyanıp birini desteklemek mi yoksa şekilsel bir ibadet olan namazı ikame etmek mi mantıklıdır? Vakitlerle ilgili bilgiyi "MİZANA UYGUN NAMAZ VAKİTLERİ" isimli makalemde okuyabilirsiniz. https://blackeyetolga.blogspot.com/2017/08/mizana-uygun-namaz-vakitleri.html 

Kıble:

Bakara Suresi 142nci Ayet: “İnsanlardan kimi akılsızlar şöyle diyecekler: “Bunları, yöneldikleri kıbleden çeviren nedir ki!”[*] De ki: “Doğu da Allah’ındır, batı da! O, doğru tercihte bulunanı doğru bir yola yöneltir.” [*] Müslümanlar önceleri, Yahudiler gibi Kudüs’teki Beyt-i Makdis’e yönelerek namaz kılarlardı. Âyete göre kimi Yahudiler de onlarla birlikte namaz kılıyorlardı. Çünkü kıblenin değişmesi onlardan başkasını rahatsız etmezdi. 

Bakara Suresi 149ncu Ayet: “(Namaza) kalktığın her yerde yüzünü Mescid-i Haram tarafına[*] çevir. Rabbinin doğru saydığı budur. Yaptığınız hiçbir şey, Allah'ın dikkatinden kaçmaz.” [*] Namazda Mescid-i Haram’ın kendisine dönmek gerekmez. Onun bulunduğu ana yöne dönmek yeterlidir. 

Ayetlerde Mescid-i Haram’a fiili olarak bir dönüş olduğu açıktır. Farklı bir yöne dönmekten bahsediyor ve bunu söylerken doğu ve batıyla yani yönlerle ilişki kuruyor. O zaman şunu sormalıyız: Neden Müslümanlar fiili olarak Mescidi Haram’ a yöneliyorlardı? Eğer namaz içinse bir açıklaması var. Namaz için değilse neden?

Salat’ ın namaz olmadığını iddia edenler bu aşağıdakilere de cevap vermek zorundadır.

Abdestsiz yardımlaşılamaz
Tehlike anında binek üstünde yardımlaşılabilir.
Alında yardımlaşma izi çıkabilir
Yardımlaşmak belirli vakitlerde yapılabilir
Yardımlaşma Kıbleye dönmek gerekir
Peygamber her gece uykudan kalkıp yardımlaşırdı.

Bir de Kur’an-ı Kerim’de 5 Vakit namazın olmadığından bahsedenler vardır, bir de bunlara cevap verelim.

Şimdi 5 vakit namazın 5’ nin de Kur’an’ da olduğunun deliline bakalım.

İsra suresi 78nci Ayet: “Namazı, güneşin zevalinden[1*] gecenin ğasakına[2*] kadar, bir de şafak ışıklarının kümeleştiği sırada[3*]sürekli ve tam kıl. Şafak ışıklardaki kümeleşme gözle görülür.” 
[1*] batı tarafına yönelmesinden

[2* ] Gecenin ğasakı, gecenin karanlığı anlamına geldiği gibi soğuk vakti anlamına da gelir. (Lisan’ul-arab). Bulunduğumuz yerden Güneş ışınlarının tamamen çekilmesi, günün en serin vaktinin başlaması demektir. Beyaz gecelerin yaşanmadığı yerlerde Güneşin ufka uzaklığı en az 18 derece olur ve ufukta herhangi bir aydınlık kalmaz. Beyaz gecelerin yaşandığı yerlerde de, Güneş ortada olmasına rağmen gece serinliği iyice hissedilmeye başlar.

Abdullah b. Ömer’e Şafak sorulunca “beyazlığın gitmesi”; ğasak sorulunca da, “kızıllığın gitmesi”dir, demiş (Ebû Dâvûd,Salât 6). Bu, yerinde bir tespittir. Çünkü batı ufkunda oluşan kızıl ve beyaz ışık kuşaklarından beyaz kuşak kızıla karışınca yatsı vakti girer. Bu ince tabaka, başlangıçta bir kubbe gibi olur sonra tamamen kaybolur. Ufuktan Güneş ışınları çekilip en zayıf yıldızlar ortay çıkınca yatsı vakti çıkmış, gecenin ortası diye de tanımlanan ğasak başlamış olur.

[3*] Kur'ân, karaa قرأ fiilinin mastarı olan kur’ القُرْء veya kar’ القَرْء’dan türetilmiştir; kök anlamı toplamadır[Lisanu’l-Arab, قَرْء mad]. Mastar olarak kullanıldığı gibi makrû’ (مقروء) = bütünlük ve küme anlamında isim olarak da kullanılır. Kuran el fecri (قُرْاٰنَ الْفَجْر) doğuda, seher vakti aydınlığı ile Güneşin doğması arasında kümeleşen şafak ışıklar demektir. Yoğunlaşma görüntüsünü açıklayan âyet şudur: “(Ramazan’da) Fecrin (şafağın) olduğu tarafta, ak çizgi kara çizgiden size göre tam seçilinceye kadar yiyin, için.” (Bakara 2/187)

Bu ayete göre namaz vakitlerinin üç değişmez özelliği vardır:

Güneşin zevali yani tepe noktasından batıya kaymasıdır. Bu, dünyanın her yerinde ve her mevsimde kolaylıkla tespit edilebilir. Bu sırada öğlen namazının vakti girer.

Gecenin ğasakı: Güneş ışınları tamamen çekilince hem hava kararır hem de günün en soğuk vakti başlar. Beyaz gecelerin yaşandığı yerlerde karanlık olmaz ama havadaki soğuma kendini iyice hissedilmeye başlar.

Kuran el fecr.

Bu üç değişmez özellik, her mevsimde ve dünyanın her yerinde gözlemlenebildiği için Sıvalbard’da, Güneş ufkun bir hayli üstünde iken bile gözlenebilmiştir.


Âyette Güneşin sadece meridyen geçişinden söz edilmiştir. Eğer Güneşin doğuşu, batışı ve gecenin karanlığı ifadeleri kullanılsaydı kutup bölgesinde namaz ve oruç vakitlerini tespit imkansızlaşırdı.

Hud Suresi 114ncü Ayet: “Gündüzün iki bölümünde[1*] ve gecenin gündüze yakın zamanlarında[2*] namaz kıl. Çünkü iyilikler (namazlar), kabahatleri kötülükleri giderir. Bu, aklını başına alacaklar için bir hatırlatmadır.” [1*] Öğle ve ikindide [2*] Arapçada çoğul en az 3’tür.Dolayısıyla gece namazı en az üçtür. Akşam, yatsı ve sabah namazları.

Rum Suresi 17nci Ayet: “Akşama girdiğinizde ve sabaha çıkarken Allah’a kulluk edin.”

Rum Suresi 18cni Ayet: “Göklerde ve yerde, yaptığını güzel yapmak Allah’a mahsustur. İkindi ve öğle vaktinde de kulluk edin.” 

Taha Suresi 130ncu Ayet: “Onlar ne derlerse desinler, sen sabret. Güneşin doğuşundan önce, batmasında önce ve gecenin bölümlerinde[*1] her şeyi güzel yaptığından dolayı Rabbine ibadet et. Gündüzün bölümlerinde [*2] de ibadet et; belki memnun kalırsın.” [*] Gecenin bölümleri وَمِنْ آنَاء اللَّيْلِ  ifadesinde "bölümler" diye anlam verdiğimiz ânâ = kelimesi çoğuldur. Arapçada çoğul en az üçtür. Kur’an’a göre güneşin batımından doğumuna kadar olan süre gece olduğu için gecenin en az üç bölümünün olduğu anlaşılır. Güneşin batımından gök kubbenin tamamen kararması(yıldız gölmelerinin başlangıcı olan güneşin -18 dereceye ulaşması) arasında geçen birinci dilim içinde akşam ve yatsı namazları ve bunlara bağlı nafileler kılınır. Gök kubbenin aydınlanmaya başladığı sırada seher vakti girer. Sabah ışıklarının ufukta kümeleşip kümeleri birbirinden ayıran siyah ve bayaz ışıkların bir iplik gibi üst üste gelmesi sırasında imsak ve sabah namazı vakti girer. Güneş doğunca gece biter. Bu iki bölüm simetrik ve hemen hemen eşit uzunluktadır. birinci bölümde akşam ve yatsı namazları, üçüncü bölümün ikinci kısmında sabah namazı kılınır.

Bu ikisinin arası da gecenin en uzun bölümü olan gece yarısıdır. Bu vakitte güneş ışınlarının etkisi tamamen kaybolduğu için beyaz gecelerin yaşandığı yerlerde havanın iyice soğuduğu, diğer yerlerde de karanlığın en yoğun olduğu bölümdür..Bu bölüm ile seher vaktinde gece namazı kılınır. 

[*2]“Bölümler” diye tercüme ettiğimiz “etraf = اَطْرَافَ” kelimesi “taraf = طرف”ın çoğuludur. Arapçada çoğul, en az üçü ve daha fazlasını gösterdiğinden gündüzün ilk bölümü, güneşin doğmasından zeval vaktine kadar olur. İkinci bölümü öğle namazının, üçüncü bölümü de ikindi namazının vakti olur. Âyet, “ سَبِّحْ = kuluk et” emriyle başladığı, “namaz kıl” diye açık bir emir içermediği için bu ayette yapılması istenen ibadet nafile namazlar olur. Ebu Hureyre’nin şöyle dediği bildirilmiştir:

“Dostum Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem bana üç şey vasiyet etti: Her ay üç gün oruç tutmak, iki rekat kuşluk (duhâ) namazı ve uyumadan vitir kılmam [ Buhârî, Teheccüd 35; Muslim, Müsâfirîn 85 – (721)]”

Aslında bu ayetlere eklenecek ayetler bile var, ancak burada ayetler ile toplam’ da 5 vakit namaz ortaya çıkmaktadır. Daha fazla izaha da gerek yoktur.

Hz.Adem’ den Hz.Muhammed (sav) e kadar 5 vakit olduğu deliline bakalım.

Beyyine Suresi 1nci ayetinden 3ncü ayetine: “Ehl-i kitaptan (inandıkları ilahi kitabı iyi bilenlerden) kafir olanlar ile müşrikler, kendilerine o beyyine gelinceye kadar çözülecek değillerdir. Beyyine, Allah’ın elçisidir, tertemiz sayfalar okur[*]. Onlarda da dosdoğru hükümler bulunur.” [*] Allah’ın Kitabını anlayan ve içine bir şey katmadan tebliğ eden her insan bu kapsama girer. Yani Allah’ın ayetleri, Allah’ın kitapları okunmadan o toplumda çözülme olmayacaktır. Allah’ın kitaplarını okuduğunuz zaman tıpkı bir çamaşır suyunu kirin üzerine dökmek gibi kirin çözüleceği gibi o toplumdaki yanlış inançlarda çözülmeye başlamıştır. Özellikle batıl inançlar çözülecektir. Bugün bizim toplumumuzda olduğu gibi. Eğer ki bizler Kur’an-ı Kerim’i gerçek ve tek rehber olarak elimize alır, okur ve uygularsak bizlerde de çözülme yaşanacaktır. Ne mutlu ki bunu etrafımda görmeye başladım, inşallah bu giderek yayılır.

Beyyine Suresi 4ncü ayeti: “Kendilerine kitap verilenler de o beyyine (o kitap) gelinceye kadar bölünüp parçalanmazlar[*].” [*] “İnsanlar tek bir topluluktu; Allah onlara, müjde veren ve uyarıda bulunan nebiler gönderdi. Onlarla birlikte gerçeği içeren kitap da indirdi ki, ayrılığa düştükleri konularda insanlar arasında hakemlik yapsın. Kitapta ayrılığa düşenler kendilerine Kitap verilenlerden başkası olmadı. O açık belgeler geldikten sonra birbirlerinin haklarına göz diktikleri için böyle oldu. Sonra Allah inanmış olanları, anlaşamadıkları konuda, kendi izniyle doğruya ulaştırdı. Allah düzenine uyanı doğruya yöneltir.” (Bakara 2/213). Yahudiler ve Hıristiyanlar ne zaman parçalandılar? Tabii ki Kur’an-ı Kerim geldiği zaman oldu. Peki bu kitap onlara ne emrediyordu?

Beyyine Suresi 5nci ayeti: “Onlara sadece şu emir verilir: Dine bir şey katıştırmadan[1*] yalnız Allah’a kulluk edin; namazı özenle sürekli kılın ve zekâtı verin. İşte doğru din[2*] budur.” [1*] Allah’tan başkasının söz ve hükümleri katılmış din, Allah’ın dini olamaz. Bu yüzden Allah Teâlâ, Kur’an’ın, kendi koyduğu kurallar dışında açıklanmasını en ağır suç, kendini Allah’ın yerine koyma suçu saymıştır. (Hûd 11/1-2) [2*] Bu ayette belirtilen dosdoğru din, üçüncü ayette belirtilen sayfalardaki dindir. Bu ayette Sadece Allah’ın dinini tatbik etmelerini, Kilisenin ve ya Havranın dinini tatbik etmemelerini söylemiştir. Ve şu namazı kılmaları emredilmiştir, zekat vermelerini istemiştir. Buradaki ayette genel hüküm verilmiştir. Yani ilk peygamberden son peygambere kadar bilinen ve bilinmeyen tüm peygamberlere Allah’ın dininin tatbik edilmesini, sadece Allah’ a kul olunmasını, namazı kılıp zekatı verilmesi emredilmiştir. Çünkü Ey Muhammed diye bahsetmiyor bu 4 ve 5nci ayet grubunda. Burada genel kurallar verilmiştir.

Örneğin Taha Suresi 14ncü ayette Allah Hz.Musa’ya: “Ben!Evet ben Allah’ım; benden başka ilah yoktur. Sen, bana kulluk et ve benim zikrim[*] için (âyetlerimi kafana yerleştirmek için) düzgün ve sürekli kıl.” [*] Zikir Arapça’da ‘doğru bilgi’ anlamına gelir. Allah'ın indirdiği bütün kitaplar, O'nun doğru bilgisinden oluştuğundan Zikir, onların ortak adıdır. (Enbiya 21/24) Allah bütün varlıkları da o bilgiyle yarattığı için onlardan elde edilen bilgi de zikirdir.

“Namazı benim zikrim için kıl.” buyurmasından anlaşılacağı üzere her namaz Allah’ın kitabını ve yarattığı şeylerin değerini kavramak için kılınır. Allah Teâlâ, yarattığı ayetlerle ilgili olarak şöyle buyurulur: 

"Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün peşpeşe gelmesinde, sağlam duruşlu olanlar için göstergeler vardır.

Onlar (namaz kılarken); ayakta, oturarak ve yanları üstünde Allah’ı zikreder (anlayarak Kur'ân okur, dua eder) göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler. Derler ki: "Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın, sana içten boyun eğeriz, bizi o ateşin azabından koru!

Rabbimiz! Sen kimi o ateşe sokarsan rezil edersin. Yanlışlar içinde kalanların yardımcıları olmaz.

Rabbimiz! Bize çağrıda bulunan birini işittik; ‘Rabbinize inanıp güvenin’ diyerek imana çağırıyordu, hemen inandık. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötü işlerimizi ört. Ruhumuzu iyilerin yanına al.

Rabbimiz! Elçilerin aracılığı ile söz verdiğin her şeyi bize ver. Kıyamet günü bizi rezil etme. Sen sözünden dönmezsin."

Rableri (Sahipleri) dualarını kabul eder ve şöyle der: "Erkek olsun, kadın olsun, sizden kim iyi bir çaba gösterirse çabasını boşa çıkarmam. Biriniz, diğerinden olmasınız. Hele hicret eden, yurdundan çıkarılan, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve o yolda öldürülenler var ya; onların da kötü işlerini örter, katımdan bir ödül olarak içinden ırmaklar akan bahçelere sokarım." Güzel karşılık Allah katındadır." (Al-i İmran 3/190-195)

Zikir, zeka ile yapılan bir eylemdir. Zeka çalışmak için kelimeleri kullanır. Dolayısıyla Allah’ın emrine uygun şekilde namaz kılabilmek için ya okuduğumuz dua ve ayetlerin Türkçe anlamlarını çok iyi bilmeli ya da Türkçe dua ve ayetlerle namazı kılmalıyız. Aksi takdirde namazı Allah’ın zikri için kılmak mümkün olmaz.

Lokman Suresi 17nci ayet: “Oğulcuğum! Namazı kıl, marufu emret, kötülüğe engel ol; başına gelene de sabret(göğüs ger). İşte bunlar, kararlılık gerektiren işlerdendir”

Şura 42/13'te yüce Rabbimiz şöyle buyurmuştur; “Allah Nuh’a ne emretmişse onu, sizin için bu dinin kuralı (şeriat)[*] yapmıştır. Sana vahyettiğimiz, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya emrettiğimiz şudur: “Bu dini ayakta tutun ve birbirinizden ayrı düşmeyin.” Senin çağırdığın şey müşriklere ağır gelir. Allah, bu dini tercih edeni kendi tarafına (yoluna) seçer ve O’na yöneleni doğruya yönlendirir.” 

[*] “Biz, Nuh'a ve ondan sonra gelen nebilere nasıl vahyettiysek sana da öyle vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakup'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyetmiş, Davud'a ise Zebur# vermiştik. “ (Nisa 4/163)


Din fıtrattır (Rum 30/30). Adem’den Nuh’a kadar olan dönemde farklı din ve tabiat kanunlarının (fıtratın), Nuh’tan bugüne ise mevcut din ve tabiat kanunlarının geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Bunlar, ibadetler, Allah’a karşı görev ve sorumluluklar, ortalama insan ömrü, hastalıklara karşı direnç, atmosferin kalınlığı ve oksijen miktarı gibi çok çeşitli kanunlar olabilir. Nuh Tufanı, ilimde buzul çağının sona ermesi olarak bilinmektedir. Buzul çağı ile şimdiki dönem arasındaki bu fıtrat ve din farklılığı insanların yaşam kurallarının (şeriatının) değişmesi sonucunu doğurmuştur. 

Bize verilen emir de bizden önce gönderilmiş tüm Nebilere de gönderilen emir “Şu Namazı Kıl”. Yani Hz. Musa’ ın (as) kıldığı namaz ne ise, Hz. Nuh’ un (as) kıldığı namaz ne ise, Hz. Adem’ in (as) kıldığı namaz ne ise, son peygamberimizin kıldığı namaz da odur. Cebrail (as) Nebimiz (sav) iki gün namaz kıldırmıştır ve sonunda namaz vakitlerini göstermek için “İşte bunlar senin ve senden önceki peygamberlerin namaz vakitleridir.” Namazlar bu vakitler arasında icra edilmiştir. Yani aslında bu açıklama ile de güya Miraç’ ta Peygamber efendim Allah-u Teala ile namaz pazarlığı yaparak namazı 50 vakitten 5 vakte indirdiğini de çürütmüş olmaktayız. Miraç olayı olmuştur, hem de birkaç defa olmuştur, ancak anlatıldığı gibi bedenen değil ruhen olmuştur ve orada bir pazarlık söz konusu olmamıştır. Kur’an-ı Kerim bunu açık, seçik ve sarih olarak bunu bize anlatmaktadır. Diğer rivayetler Kur’an ile çelişiyorsa Nebimizin söylediği söz olamaz. Nebimiz Kur’an’ ın dışında hiçbir lafız söylememiştir, çünkü Kur’an’ a kimse aykırı olamaz.

Son olarak Salât direkt olarak Namaz anlamına gelmese de Kur’an-ı Kerimde “Akimussalate” ne anlama gelmektedir, “Yukimunessalate” ne anlama gelmektedir, Tekbir ne anlama gelmektedir, “Subhaneke” ne anlama gelmektedir, Fatiha ne anlama geliyor, “rüku” ne demek, “secde” ne demek, “teşehhüd” ne demek oluyor? 14 küsur asırdır Müslüman alemi boşu boşuna mı yatıp kalkıp bu saydıklarımız ile bu vakitlerde ibadet ediyor? Müslümanlardan önce ta Adem as zamanına kadar namaz kılmış insanlar da mı boşuna yapmış? Namazın olmadığı nasıl iddia edilebilir ki? Namazın her detayı bile Kur’an da bulabilirsiniz. Resulün örnekliği neye yarar? Ayetler geldiği zaman Nebimiz dik durup ayakta gözlerini kapatarak dua mı yaptığını zannediyorsunuz? “Rüku edenler ile birlikte rüku’ ya var” ayetine mahzar olur Müslüman dediğin. “Secdeye kapan, Allah’a yakın ol” ayetine mahzar olur Müslüman dediğin. Kulun rabbine en yakın olduğu an secde anıdır Müslüman için. Rabbimiz bu ayetleri de mi boşuna indirdi? 5 Vakit namaz Kur’an’ da emredilmiş dini bir durumdur.

Nebimiz buyurmuştur ki: “Beni nasıl namaz kılıyor görüyorsanız öyle kılın” Yine peygamber efendimizin ağzından dökülen Subhaneke duasını bile parça parça Kur’an-ı Kerim’ de olduğu da bilinmektedir. “Sübhânekellâhümme” Yunus suresinde, “vebihamdike” Nasr suresinde, “vetebarekesmüke” Rahman suresinde, “vetaalaceddüke” Cin suresinde, “velailahegayruke” A’raf suresindedir. Bu güzel sözler ile Peygamber efendimiz yine yapılması güzel olan namazın başında söylenen güzel bir dua olarak yerleştirmiştir.

Namaz bireyin ve kulun Allah’ın ve Yaratıcısının huzurunda esas duruşudur, bu duruş sadece namaz kıldığı esas duruşu değildir, her iki namazın arasındaki duruşunu da ayarlaması gereken bir duruştur. Namaz geçmişe dair bir beyan geleceğe dair bir söz veriştir. Namaz adamı Adam yapandır. Allah’ın huzurunda günde beş defa “Yarabbi senin emirlerine amadeyim, istediğini yaptım ve yapmaya devam etmeye de kararlıyım” söz verişinin adıdır. Namaz Allah ile buluşmanın adıdır. Namaz kul ile Allah’ın arasına başkasını sokmayacağı muhteşem bir ibadettir, ki Fatiha’ da “(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.” deriz.

Namazın olmadığını söylemek bu anlattıklarımız sonunda çöktüğüne eminiz. En son yine Kur’an-ı Kerim’den bir mesaj ile bitirmek istiyorum. Ankebut Suresi 45nci Ayet: “Bu Kitap’tan sana vahyedilen her şeyi anlayarak oku ve namazı tam kıl. Namaz her çeşit fuhuşu ve kötülüğü engeller. Allah’ın zikri (Kitabı) en önemlisidir. Allah, yaptığınız her işi bilir.” Selam ile…

Tolga KARAGÖZ

Güncelleme 12 Temmuz 2018

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder